sağlama

Turkish-English Translation

  1. provision
  2. providing
  3. Noun procurement
  4. proof
  5. securing
  6. gaining
  7. Noun facilitation
  8. procuring
  9. achieving
  10. Information Technology check
  11. bringing something about
  12. proof (used to check a computation
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(sınavda) disiplini sağlama
proctoring
artış sağlama
augmentation Noun
banka kredisi sağlama
creation of bank credit
bir irtibat sağlama
establishment of a connection
bir iş yerine kadın personel sağlama
woman
birini tehdit ederek para isteme ya da çıkar sağlama
chantage
borçlanarak finansman sağlama
debt financing Noun, Economics
döner sermaye sağlama
habilitation
düzen sağlama
coordination Noun
elektrik gücü sağlama
electric power supply
gelmesini sağlama
introduction Noun
geri dönüşümünü sağlama
reclamation Noun
haksız çıkar sağlama
exploitation Noun
herkese aynı çalışma şartlarını sağlama
fair employment practices
hizmet sağlama
production of services
hizmet sağlama
provision of services
istikrar sağlama
(eco) stabilization
jüride kendi taraftarlarının çoğunluğunu sağlama
packing of jury
kazanç sağlama
revenue realization
kefalet sağlama
finding bail
kefil bulma veya kefalet sağlama
find bail
kredi sağlama
credit supply
kuvvet sağlama
power supply
olanak sağlama
facilitation Noun
öz sağlama
self check Information Technology
personel sağlama
posdcorb (seven functions of administration): planning , organising , staff
sermaye sağlama
raising of capital
silah sağlama
supplying weapons Noun
su sağlama
water system
üstünlük sağlama
one upmanship
uygulama altyapısı sağlama
application enabling Information Technology
uyum sağlama
conformity Noun
uyum sağlama
integration Noun
uyum sağlama
adjustment Noun
uyum sağlama
entrainment Noun, Biology
uyum sağlama
adaptability Noun
uyum sağlama
orientation Noun
uyum sağlama
adaptation Noun
uyum sağlama
alignment Noun
uzlaşma sağlama
conciliation Noun
veri sağlama
data acquisition
yeni bir çevreye uyum sağlama
acculturation
yeniden temas sağlama
resumption of contact
yiyecek içecek sağlama
catering
sağlama almak
to ensure Verb
sağlama almak
to see Verb
sağlama almak
to see that Verb
sağlama bağlamak
to ensure that nothing goes wrong Verb
sağlama bağlamak
to underwrite Verb
sağlama bağlamak
to clinch Verb
sağlama biti
check bit Information Technology
sağlama gitmek
to beat the tar out of sb Verb
sağlama sayısı
check digit Information Technology
sağlama toplamı
checksum Information Technology
bir antlaşmayı kanunla sağlama bağlamak
to embody a treaty in a law Verb
bir şeyi sağlama bağlamak
to play cases Verb
birşeyi sağlama almak
to see to something Verb
destek sağlama görevi
duty to furnish support
dikkat çekme ya da sessizliği sağlama sesi
hist
hem kendine hem de yandaşına politik destek sağlama yeteneği
coattails
işi sağlama bağlamak
to be safe Verb
istihdamda eşit fırsatlar sağlama yöntemi
affirmative action program
menfaat sağlama yasağı
ban on personal gain Noun
pazar sonrası (bakım ve yedek parça sağlama işi
after market
pazar sonrası bakım ve yedek parça sağlama işi
after-market
riziko sermayesi sağlama ile
mezzanine us
uyum sağlama yeteneği
flexibility Noun
Eser Sağlama Kurulu
Manuscript Acquisition Board Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Sağlamak işi
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.