hunt

  1. avla(n)mak, ava gitmek/çıkmak, av peşinden gitmek.
  2. hunt down: kovalamak, peşine düşmek, (yakalayıncaya kadar) peşini bırakmamak.
  3. (bir yeri) iyice aramak.
  4. (av maksadıyla) bir yeri arayıp taramak, av arayarak dolaşmak.
  5. (atı/köpeği) av peşinden koşturmak, av peşine düşürmek.
  6. (avda) çan çalma sırasını değiştirmek.
  7. soruşturmak.
  8. (sabit bir nokta etrafında bir sağa bir sola) salınmak, sabit bir kararda değil kâh hızlı kâh yavaş işlemek.
  9. avlama, ava çıkma/gitme, avcılık.
  10. ara(ştır)ma.
    the hunt is on for … : … aranıyor/aranmakta.
    The police is on the hunt for burglar:
    Polis, hırsızı arıyor/ hırsızın peşinde.
  11. takip, kovalama.
  12. avlak, av sahası.
  13. av, şikâr.
  14. avcılar (topluluğu/kulübü).
  15. (çan çalmada) 5 ilâ 12 çanın çalış sırasını değiştirme.
avcılık Noun, Hunting
av tüfeği Noun, Hunting
cadı avı Noun, Sociology
vurmak Verb
örgütler tarafından avlanacak olan hayvanların sağladığı
(US) kapalı arazi avı
çevresi parmaklıklarla çevrili alandaki vahşi hayvan avı
dolar avı
uzun arayıştan sonra bulmak Verb
tilki avı. Noun
yönetici gibi yüksek düzeyde görev yapabilecek kişileri istihdam etmek için arama
ev aramaya çıkmak Verb
iş arama
başarı şansı kalmamış
birinin eline torbayı verip av bekletmek suretiyle yapılan şaka.
kabiliyet arama
define arama, saklanmış bir şeyi bulma oyunu.
âsileri sindirme: düzene baş kaldıranları bulma/yakalama hareketi. Noun
bir izin peşinden gitmek Verb
servet peşinde olmak Verb
şan şeref peşinde olmak Verb
köpeklerle avlanmak Verb
antika eşya aramak Verb
bir suçluyu yakalayıncaya kadar peşini bırakmamak Verb
suçluyu aramak Verb
köyden kovmak Verb
her yeri aramak, aramadık yer bırakmamak.
She hunted high and low for the missing ring.
kayıp bir vasiyetnameyi köşe bucak aramak Verb
eski bir hatıra defteri eline geçmek Verb
birine tuzak kurmak Verb
yeni bir oda aramak Verb
eski dostları aramak Verb
eski kayıtları araştırmak Verb
aramak, araştırmak, arayıp bulmak.
I'll hunt up another tennis racket.
bir işi gönülsüz yapmak Verb
dura dura aramak Verb
ağır ağır
avcı borusu: sabahleyin avcıları uyandırmak için çalınan kıvrak hava. Noun
kalk borusu. Noun
Tavşana kaç, tazıya tut demek.
Tavşana kaç, tazıya tut demek. (Zıt iki fikrin ikisini de kabul etmek).