(a) öğrencinin bir üniversitede aldığı derslere başka bir üniversitenin tanıdığı kredi, (b) böyle bir
kredi verilen öğrencinin üstün akademik durumu.
(a) tam hızla, son hızla.
The ship ran aground all standing: Gemi son hızla karaya oturdu. (b)
tam giyinmiş, tam teçhizatla, tam donatılmış.
The crew turned in all standing.
itibarı yerinde olmak
Verb
itibarı yüksek olmak
Verb
iyi bir aileden olmak
Verb
itibarlı bir aileye ait olmak
Verb
faaliyet belgesi
Noun, Management
davayı husumetten reddetmek
Verb, Law
mali durum
Noun, Accounting
resmi kimlik kazanmak
Verb
taş taş üstünde bırakmamak
Verb
birini arkada bırakmak
Verb
birinden daha iyi olmak
Verb
birini geride bırakmak
Verb
mahsulü hasat etmeden satmak
Verb
mahsulü alivre satmak
Verb
mahsullüü alivre satmak
Verb
esas duruş
Noun, Military
Sürekli Kurullar
Noun, Organizations
ekonomik ve ticarî işbirliği daimi komitesi
bankasının başka bir şubesinde ya da başka bir bankanın belirli bir şubesinde çeklerini tahsil edebilmek
için bankası ile yaptığı düzenleme
sık sık tekrarlanan reklam öğesi
hareket etmeden duran lokomotif
Birleşmiş Milletler Örgütü daimi grubu
Birleşmiş Milletler daimi grubu
bir davayı üstüne almış bulunan avukat
martingale ile ayni anlama gelir. kelepser, martingal kayışı: şahlanmasına engel olmak için beygirin
dizgin ve geminden kolanına bağlanan kayış.
anaparanın vadenin sonunda ve faizlerin belirlenmiş aralıklarla ödendiği kredi
bir firmanın mali itibarı
muteber emir.
standing orders: içtüzük, dahilî nizamname.
(a) yürürlükte bulunan emir/talimat/yönerge, (b)
standing orders: iç tüzük, dahilî nizamname.
bir gazete için sabit abonman
(parlamento , Br) içtüzük
ayakta duran yolcular
Noun
durma eylemi
Noun, Politics-Intl. Relations
ana arma, geminin asıl ana halatları.
ayakta duracak yer (tiyatro, stadyum vb.).
sadece ayakta duracak yer var
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü
Proper Name, Politics-Intl. Relations
durağan başlangıç
Noun, Sports
ağaç gövdesinden elde edilen kereste
davaya taraf olma ehliyeti
Noun, Law
yol haricine (garaja) park etmek
Verb
bir gazetedeki önceden basılmış ek reklam sayfası
Noun
bir malı muntazaman sipariş etmek
Verb
bir firmanın yüksek itibarı
uzun zamandır mevcut hesap
içtüzüğün yürürlükten kaldırılması