stare

  1. ısrarla/dik dik bakmak, gözünü ayırmamak.
    to stare in someone's face. to stare into the distance.
  2. (saç, tüy) dik durmak.
  3. keskin bakışlarının etkisi altına almak.
    to stare one out of countenance: keskin bakışlarla birini şaşırtmak/utandırmak.
  4. sabit/dik dik/ısrarlı bakış.
boş bakış
görülmemesi olanaksız olmak Verb
birinin gözlerini kaçırtmak Verb
dik dik bakmak.
emsal kararlarına uyma/ benzer dava için daha önce verilmiş karara uygun karar verme doktrini.
bakışlariyle korkutmak/sindirmek.
gözü dalmak Verb
(a) gelip çatmak, (istenmeyen durum) gelmesi/vukuu yakın olmak, kaçınılmaz olmak.
Disasterstareed
me in the face: felaket gelip çattı. (b) gözünün önünde/burnunun dibinde olmak.
Your key is staring you in the face: Anahtarın gözünün önünde (duruyor).
dik dik bakarak birisini bozmak/şaşırtmak.
aval bakmak Verb
öküz gibi bakmak Verb
alık alık bakmak Verb