yıldırım gibi, birdenbire, ânî olarak.
Influenza came down upon me at one fell swoop .
bir hamlede, bir çırpıda.
bir hamlede, bir çırpıda.
All our problems solved in one fell swoop: Sorunlarımız bir çırpıda çözülüverdi.
üstüne çullanmak/atılmak.
to swoop down on an enemy: düşmanın üstüne atılmak.