tinker

  1. seyyar tenekeci/lehimci/tamirci.
  2. acemi işçi.
  3. hezarfen, elinden her iş gelen adam.
  4. tenekecilik, tamircilik, lehimcilik.
  5. (a) çingene, (b) seyyar işçi, (c) âvâre gezen kimse, (d) dilenci.
  6. Zoology çiroz, küçük uskumru, çingene uskumrusu
    (Pneumatophorus grex).
  7. tenekecilik/lehimcilik/tamircilik yapmak, tamir etmek.
  8. beceriksizce/acemice iş görmek/tamir etmek, kurcalamak.
    Stop tinkering with that clock and take it to a repair shop.
  9. oyalanmak boşuna vakit öldürmek.
çabuk kavrayıp tepki gösterme yeteneği olan kimse
değersiz/kıymetsiz/beş para etmez şey.
It isn't worth a tinker's dam = tinker's damn: Beş para
etmez.
He doesn't give a tinker's dam = tinker's damn: Aldırış etmez, metelik vermez, umurunda değil.
Noun
değersiz/kıymetsiz/beş para etmez şey.
It isn't worth a tinker's dam = tinker's damn: Beş para
etmez.
He doesn't give a tinker's dam = tinker's damn: Aldırış etmez, metelik vermez, umurunda değil.
Noun
beş para etmemek Verb
beş para etmez