action

English-Turkish Translation

  1. Noun, Law fiil
  2. Noun eylemsellik
  3. Noun çalışma, faaliyet.
    The machine is not now in action: Makine şimdi çalışmıyor.
  4. Noun iş.
    to set in action: işe koyulmak.
    a man of action: iş adamı.
  5. Noun etki, tesir.
    the action of a drug: bir ilâcın etkisi.
  6. Noun eylem, fiil, davranış, amel.
    He is responsible for his actions.
  7. Noun, Physiology (bir organın) çalışma(sı).
    the action of the heart: kalbin çalışması.
  8. Noun, Military çarpışma, vuruşma, muharebe, askerî harekât.
    He was killed in action: Muharebede öldü.
  9. Noun, Military savaş, harp.
    to send troops into action: askerî kıtaları savaşa göndermek.
    to put out of action:
    savaş dışı bırakmak.
  10. Noun olay.
    the scene of action: olay sahnesi.
    The action takes place in Europe: Olay Avrupada vukubuluyor.
  11. Noun, Law dava, yasal işlem
  12. Noun aktör veya tiyatro oyuncusunun hareketleri.
  13. Noun, Theatre esas konu, hikâye.
  14. Noun (piyeste/hikâyede) olaylar dizisi.
  15. Noun, Fine Arts görünüşteki canlılık.
  16. Noun kumar (özellikle gizli olarak ve büyük paralarla oynanan).
    Where can I find some action: Nerede kumar oynayabilirim?
  17. Noun zamparalık.
    He is out looking for some action: Zamparalık yapmaya çıktı.
  18. Noun (kilisede) âyin, dinî merasim.
  19. Noun, Physics etki, hareket halindeki bir cismin belirli bir zaman aralığındaki ortalama kinetik enerjisi ile zaman
    aralığının çarpımının 2 katı.
  20. Noun mekanizma, işleme tarzı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

abatement of action
davanın düşmesi Noun, Law
acceptance of an action
davanın kabulü Noun, Law
action for annullment
iptal davası Noun, Law
back up one's words with action
sözünü eylemle desteklemek Verb
be impulsive in one's action
düşünmeden içinden geldiği gibi davranmak Verb
commence an action
dava açmak Verb, Law
counter-action
karşı dava Noun, Law
full-remedy action
tam yargı davası Noun, Law
pump-action shotgun
pompalı tüfek Noun, Military
suffer the consequences of one's action
kefaretinıödemek Verb
transfer of an action
davanın nakli Noun, Law
administration action
ölenin borçlarının ödenmesi için alacaklının yüksek mahkemede açtığı dava
ancestral action
davacının atalarının malik sıfatıyla zilyetliğindeki araziyi geri almak içi
antitrust action
(US) tröst aleyhtarı dava
arbitrary action
keyfi hareket
bailable action
davacının talebi karşılanıncaya veya mahkemece tahliye edilinceye kadar davalının ya kefil bulması ya
da hapse atılması için açılan dava
bailable action
davalının serbest bırakılması için teminat vermesini gerektiren dava
base action
alçakça hareket
base action
soysuzluk
breaking action
fren etkisi
breaking action
frenleme etkisi
breaking action
fren gücü
class action
bir grup adına açılan dava
class action
kolektif dava
collusive action
taraf olmayan üçüncü şahısların yararına açılmış dava
collusive action
taraflar arasındaki gerçek anlaşmazlığa dayanmayan
combined action
ortak hareket
common action
birlikte hareket
concerted action
toplu hareket
concerted action
uyumlu eylem Noun, Competition Law
concerted action
birlikte hareket
concerted action
birlikte dava
containing action
tespit taarruzu
contractual action
akitten doğan dava
corporate action
kurumsal işlem
corporate action
şirket davası Noun
corrective action
ıslah edici tedbir
corrective action
düzeltici tedbir
corrective action
düzeltici önlem
corrective action
ıslah edici önlem
course action
hareket tarzı
course action
muamele
course action
davranış
course action
usul
course action
prosedür
court action
mahkeme marifeti
criminal action
kamu davası Noun, Criminal Law
cross action
mütekabil dava
cross action
dava-yı mütekabile Noun, Law
cunning action
kurnazlık
default action
(Br) borcunu ödemeyene karşı açılan dava
delay action
gecikmeli
delay action
geciktirme
delay action
geç hareketli
delayed action
geç hareketli
delaying action
oyalayıcı harekât
deliberate action
kasti fiil
diplomatic action
diplomatik adım
disciplinary action
inzibati tedbir
disciplinary action
disiplin işlemi
discretionary action
takdire bağlı muamele
discriminatory action
ayırımcı muamele
distant action
uzak etki
divorce action
boşanma davası Noun, Civil Law
droitural action
hem zilyetliğin hem de hakkını kaybeden davacının araziyi yeniden ele geçir
enemy action
düşman hareketi
enemy action
düşman harekâtı
enticement action
ayartma yüzünden açılan tazminat davası Noun
equitable action
akitten veya konusu hukuk kaidelerinden doğmayıp , adalet ve nasafet kaidel
evasive action
kaçamaklı hareket
executive action
icrai faaliyet
executive action
sevk ve idarenin faaliyeti
executive action
yönetme etkinliği
feigned action
gerçek bir anlaşmazlıkla ilgisi olmayan
feigned action
tarafların hukuki bir konuda mahkeme kararını ve kanaatini almak için anlaşarak açtıkları dava
fictitious action
gerçek bir anlaşmazlıkla ilgisi olmayan
fictitious action
tarafların hukuki bir konuda mahkeme kararını ve kanaatini almak için anlaşarak açtıkları dava
foreclosure action
(US) ipotekli borçlunun rehnini ipotekten kurtarma hakkını düşürme davası Noun
formed action
içinde bazı belli sözcüklerin kullanılması öngörülen dava
frivolous action
yersiz dava Noun, Law
galvanic action
galvanik etki
government action
hükümet önlemi
government action
hükümet tedbiri
guerilla action
gerilla hareketi
heroic action
kahramanca davranış
hypothecary action
alacaklının borçlusu tarafından kendi üzerine ipotek edilen mülke haciz kon
immediate action
hemen önlem alma
immediate action
hemen harekete geçme
improper action
aykırı davranış, uygunsuz davranış
impulsive action
vurucu etki
impulsive action
atma tepkisi
impulsive action
çarpış karşılaması
in action
işbaşında Adverb
inconsiderate action
düşüncesiz hareket
indirect action
(reklamcılık) prestij için yapılan reklam
infringement action
patent ihlali davası Noun
instantaneous action
ani hareket
institorial action
temsil yetkisi bulunan kimse tarafından kendisi için yapılan bir sözleşmeyl
joint action
değişik kişilerce ortaklaşa açılan veya izlenen dava
joint action
müşterek hareket
joint action
muhtelif şahıslar tarafından müştereken ikame veya takip olunan dava
joint action
ortak eylem
judicial action
mahkeme usulü
judicial action
prosedür
judicial action
dava
land action
toprak davası Noun
larcenous action
hırsızlık davası Noun
legal action
takibat
legal action
dava
libel action
hakaret davası Noun
local action
konusu belli bir yerle ilgili ya da sabit bir yerde bulunan ve bakılması o yer mahkemesinin yetkisinde bulunan dava
local action
konusu belirli bir yerle ilgili ya da sabit bir yerde bulunan ve bakılması
mass action
kitlesel hareket Noun, Politics-Intl. Relations
matrimonial action
karı-koca mallarına ait dava
mean action
alçakca davranış
mean action
alçakça davranış
military action
askeri harekât Noun, Military
mixed action
davalının hem cezalandırılması hem de belli bir tazminata mahkûm edilmesi talep olunan dava
moral action
iradeli
moral action
iradi
muddleheaded action
sersemlik
multiple action
aynı hakka ait olarak gereksiz yere birden çok dava açılması
necessitate action
faaliyete geçmeyi gerektirmek Verb
personal action
şahsi ilişkilerle ilgili bir anlaşmazlıktan doğan dava
personal action
kişisel ilişkilere ya da taşınan eşyaya ait bir anlaşmazlıktan doğan dava
personal action
şahsi ilişkilere ya da menkul eşyaya ait bir anlaşmazlıktan doğan dava
petitory action
(İskoçya) gayri menkulün istirdadı davası Noun
plenary action
(US) usul ve nizama uygun dava
popular action
kanun davası Noun
possessory action
zilyetlik davası Noun
possessory action
(US) zilyetlik davası Noun
preconcerted action
önceden planlanmış eylem
probate action
vasiyetname davası Noun
probate action
veraset davası Noun
proper action
doğru hareket
redhibitory action
hile veya ayıp sebebiyle satış akdinin feshiyle ilgili dava
reflex action
refleks
representative action
davacının kendi çıkarı için ve aynı zamanda kendi statüsünde bulunanların ç
representative action
davacının kendi menfaati için ve aynı zamanda kendi statüsünde bulunanların menfaati için açtığı dava
representative action
(hissedarlar) hissedar davası Noun
representative action
bir grup adına o gruba mensup birinin açtığı dava
retaliatory action
misilleme hareketi
rightful action
haklı dava
see action
muharebeye katılmış olmak Verb
see action
bir şeye bakmak Verb
see action
bir şeyi sağlamaya çalışmak Verb
self- action
otomatik
separate action
kendi başına var olan dava
settlement action
hesap kapatma davası Noun
several action
münferit dava
slander action
iftira davası Noun
spiteful action
nispet
statutory action
kanuni önlemler
stockholder action
(US) hissedar davası Noun
strike action
grev
stupid action
öküzlük
sudden action
ani hareket
tactless action
münasebetsizlik
take action
harekete geçmek Verb
take action
önlem almak Verb
terrorist action
terorist eylemi
tort action
haksız fiil davası Noun
transitory action
dava hakkı davalıyı gittiği yerde izleyen dava
transitory action
şahsı izleyen dava
transitory action
(US) konusu herhangi bir yerle ilgili olmayan
unitary action
üniter eylem
action assumpsit
akdin yerine getirilmemesinden doğan zarar ziyan davası Noun
action assumption
akdin yerine getirilmesinden doğan zarar ziyan davası Noun
action bar
menü çubuğu Information Technology
action committee
icra kurulu
action committee
yürütme kurulu
action movie
aksiyon filmi
action negatoire
bir gayrimenkul malikinin mülkü üzerindeki bir irtifak hakkının yokluğunun tespiti için açtığı dava
action negatoire
gayrimenkul malikinin , mülkü üzerindeki bir irtifak hakkının yokluğunun te
action potantial
eylem potansiyeli Noun, Medicine
action programme
eylem programı
action replay
ağır çekim(sports)
action research
eylem araştırması
action research
belli bir teşkilat içindeki belli bir sorun üzerinde araştırma yapmak Verb
action research
çözüm yolu ve denetleme konusunda tavsiyelerde bulunmak ve bunun sonucu oluşacak politikaları ve prosedürleri
değerlendirmekten ibarettir
English-Turkish phrases from Zargan's own database