usül

English Turkish Phrases

usul ad-din
usulu'd-din Noun, Religion-Faith
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(diplomasi) bir ihtilafın halli için başvurulan usul
contentious procedure
(hısımlık) usul
ascending line
aile hukuku ile ilgili davalara ilişkin usul
domestic proceedings
alacaklıların haczi hakkındaki usul
garnishee proceedings
anlaşmazlığın halli için başvurulan usul
(diplomacy) contentious precedure
cezai usul hukuku
criminal practice
davanın bir usul eksikliği nedeniyle reddi
dismissal without prejudice
davanın konusu ile ilgisi olmayan usul ile ilgili defiler
dilatory pleas Noun
eski usul
old style
eski usul davranış
the grand manner
eski usul davranış davranma
the grand manner
her zaman başvurulan usul
routine procedure
her zamanki usul
familiar pattern
hukuk muhakemeleri usul dairesi
plea side
idari usul
administrative procedure
kanuni usul
legal procedure
Kıyı Tesislerine İşletme İzni Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
Regulations on the Procedures and Principles for Granting Operating Permits to Coastal Facilities Proper Name, Law
küçük alacakları garanti altına alan usul
collection proceedings
kurul toplantısında her zaman başvurulan usul
usual procedure at committee meetings
kurul toplantısında her zaman başvurulan usul
usual procedure at committee meeting
medeni kanun usul hukuku
civil practice
medeni usul hukuku
civil procedure
medeni usul hukuku kuralları
rules of civil procedure Noun
muhakeme usul kanunu
judicial code
muhakemede usul hatası
error Noun
oylama ile ilgili usul
voting procedure
şikâyet durumunda uygulanan usul
complaint procedure
şikâyetlerin hallinde uygulanan usul
complaints procedure
Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıfların İş ve İşlemlerinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ
Communiqué on the Principles and Procedures Governing the Activities of Foundations Established in Accordance
with the Turkish Civil Code
Proper Name, Law
usul
course action
usul
method
usul
lineal ancestors
usul
system
usul
style
usul
order
usul
clear
usul
line of proceeding
usul
modus
usul
adjective
usul
ascending line
usul
rule
usul
modalities
usul
way
usul
form
usul
process
usul
usage
usul
regime
usul
manner
usul
fashion
usul
sort
usul
plan
usul
law
usul
ancestor
usul
mode
usul
ascendant
usul
line of ascent
usul
practice
usul
principle
usul
time
usul
formality
usul
formula
usul
wise
usul
modality Noun
usul
procedure Noun, Competition Law
usul dilekçesi
procedural motion
usul ekonomisi
judicial economy Noun, Law
usul emri
procedural order
usul füru hısımlığı
relationship existing between ascendants and decendants
usul füru hısımlığı
lineal consanguinity Noun, Law
usul güvencesi
procedural guarantee Noun, Law
usul hakkında tartışma
to argue about procedure
usul hatası
error of procedure Noun
usul hatası
procedural error Noun, Law
usul hukuk gerekçesiyle
on procedural grounds
usul hukuk sorunu
procedural issue
usul hukuku
judicial process
usul hukuku
adjective low
usul hukuku
law of procedure
usul hukuku
remedial law
usul hukuku
adjective law
usul hukuku
procedure
usul hukuku
procedural law Noun, Law
usul hukuku gerekçesiyle
on procedural grounds
usul hukuku hükümleri
procedural provisions Noun
usul hukuku ile ilgili sorunları bertaraf etmek
to iron out procedural difficulties Verb
usul hukuku kanunu
code of practice
usul hukuku meselesi
point of procedure
usul hukuku sorunu
procedural issue
usul hukukuna ait kanun
practice act
usul hukukuna ait mesele
procedural matter
usul hukukuna ait sorun
technical question
usul hukukunun şartlarını yerine getirmek
to comply with procedural requirements Verb
usul ile ilgili defi
(US) plea in abatement
usul ile ilgili defiler
dilatory plea
usul kuralı
procedural rule Noun, Law
usul kuralları
rules of procedure Noun
usul önergesi
formal motion
usul talimatı
procedure guide
usul usul
under plain cover
usul üzerinde anlaşma
procedure agreement
usul üzerine anlaşma
procedure agreement
usul ve esaslar
rules and procedures Noun, Law
usul ve esaslar
procedures and principles Noun
usul ve füru
ancestors and descendants Noun, Law
usul ve füru akrabalığı
relatives in the direct line
usul ve füru akrabalığı
relation by lineal descent
usul ve fürû akrabalığı
lineal kin
usul ve füru arasındaki akrabalık
lineal consanguinity Noun, Law
usul ve füru arasındaki akrabalık
line of consanguinity Noun, Law
usul ve füru hısımlığı
lineal consanguinity Noun, Law
usul ve füru hısımlığı
direct relationship
usul ve füru hısımlığı
lineal relative
usul ve füru hısımlığı
kinship in the direct line
usul ve füru hısımlığı bağı
direct line
usul ve füru mirasçısı
lineal heir
usul ve füruğ mirasçısı
lineal heir
usul ve kaideye göre
systematic
usul ve nizama uygun dava
plenary action
usul yönünden
on procedural grounds Adverb, Law
uygulama; adet, usul; eylem
practice
Vasiyetnamelerin Tescili Konusunda Bir Usul Kurulmasına İlişkin Sözleşme
Convention on the Establishment of a Scheme of Registration of Wills Noun, International Law
vergi usul kanunu
tax procedure law
Vergi Usul Kanunu
Tax Procedure Code Proper Name, Law
yerleşik usul
established practice
yerleşik usul
established procedure
zamandan tasarruf yapan usul
timesaver
Turkish-English phrases from Zargan's own database

usul
Bir amaca ... yol, yöntem
usul
Yavaş
usul
Asıllar, kökler