uzak

English Turkish Phrases

geri, uzak
anlamı katar. Örnek:
withhold, withdraw.
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. far
  2. off
  3. wide
  4. back
  5. Information Technology remote
  6. free
  7. past
  8. retired
  9. obscure
  10. outlandish
  11. thither
  12. lonesome
  13. far-off
  14. apart
  15. out- of-reach
  16. well out of
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

...'in en uzak köşeleri
farthest reaches of ... Noun
...'in en uzak noktaları
farthest reaches of ... Noun
...'in en uzak yerleri
farthest reaches of ... Noun
Çok da uzak olmayan bir geçmişte
In the not-so-distant past Adverb
Çok da uzak olmayan bir gelecekte
In the not-so-distant future Adverb
(tarih) uzak
long
çok uzak
far away
daha uzak
farther
daha uzak
further
denizden uzak
inland
en uzak
furthest
en uzak
farthest
engellerden uzak
in the clear
gerçekten uzak
fantastic
gözden uzak
in the background
günah işlemekten uzak
impeccable
hedeften uzak
wide of the mark
ihlal ve hasardan uzak
free from breach and damages
insanlıktan uzak
brutish
insanlıktan uzak
brutal
kesinlikten uzak
lax
kıyıdan uzak
upcountry
sahil veya sınırdan uzak
interior
samimiyetten uzak
disingenuous Adjective
tehlikeden uzak
out of harm's way Adjective
tehlikeden uzak
out of danger
uzak akraba
remote kinsman
uzak akraba
distant relation
uzak akraba
distant relative
uzak akrabalar
far relations Noun
uzak akrabalık
collateral line
uzak amaç
distant goal
uzak benzerlik
distant likeness
uzak bir gelecekte
in the distant future
uzak bir kuzen
side cousin
uzak değil
in no distance
uzak diyarlardan
from far afield Adverb
Uzak Doğu
Far East Noun, Place Names
Uzak Doğu'da etkileyici bir politik girişim
great leap forward
Uzak Doğu'da kullanılan bozma karışık dil
pidgin english
Uzak Doğu'da yabancı firmalar hesabına çalışan yerli acente
comprador
Uzak Doğu'ya özgü hafif kayık
sampan
Uzak dur benden!
Get away from me!
uzak duran
aloof
uzak durmak
to stand off Verb
uzak durmak
to stay away Verb
uzak durmak
to keep away Verb
uzak durmak
to stand aloof Verb
uzak durmak
to avoid Verb
uzak durmak
to maverick Verb
uzak durmak
to steer clear of Verb
uzak durmak niyetiyle
animo remanendi
uzak erken uyarma ve ikaz hattı
distant early warning line
uzak etki
distant action
uzak geçmişte fî tarihinde
the year dot
uzak gelecek
remote future
uzak görüşlü
long- sighted
uzak görüşlü
long sight
uzak hava tahmini
long- sighted weather forecast
uzak ihtimal
remote possibility
uzak kontrol
long distance control
uzak köy
outlying village
uzak kuzen
distant cousin
uzak mesafe avcı uçağı
long range fighter
uzak mesafe bombardıman uçağı
long range bomber
uzak mesafe ekspres treni
limited express
uzak mesafe haberleşme
long range communication
uzak mesafe kablosu
trunk cable Noun
uzak mesafe kamyon sürücüsü
long distance lorry driver
uzak mesafe karayolu yük taşımacılığı
long distance road haulage
uzak mesafe seyri
long range navigation
uzak mesafe taşıyıcısı
long distance mover
uzak mesafe ücreti
distance tariff
uzak mesafe uçuş
long distance flight
uzak mesafe uçuşu
long distance flight
uzak mesafe yük taşıma
long- haul transport
uzak mesafede
distant
uzak mesafeler sevkiyatçısı
long distance mover
uzak mesafeler sevkıyatçısı
long distance mover
uzak mesafeye mal taşıyan kamyon
long haul- truck
uzak mesafeye yük taşıyan uçak
long haul jet
uzak neden
remote cause
uzak neden
causa remota
uzak olasılık
outside chance
uzak sebep
causa remota
uzak semtler
outlying districts Noun
uzak tarihli senet
long date
uzak tutmak
to get away from Verb
uzak ülkelerden
from far afield Adverb
uzak ve kısa mesafe klozu
long-and-short haul clause
uzak yer
remote place
uzak yerlerden
from far afield Adverb
uzak yerlere yayılmış etkinlikler
far- flung activities Noun
uzak yol bölgesi
trunk zone
uzak yol trafiği
trunk traffic
uzak yolculuklar için otobüs
motor coach
(araba) uzak farları
distance lights Noun
(malın taşındığı) uzak mesafe
long haul
(otomobil) uzak far
full illumination
...'den uzak durmak
to keep away from ... Verb
alkolden kesinlikle uzak durma
nephalism
bir konudan uzak durmak
to keep off a subject Verb
bir konudan uzak durmak
to keep off something Verb
bir memleketin denizden uzak yerleri
inland Noun
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak
to keep a union out of one's plant Verb
bir şeyden kesinlikle uzak durmak
to keep out strictly of sth Verb
bir şeyden uzak durmak
to keep aloof from sth Verb
bir şeyden uzak durmak
to stand aloof Verb
bir şeyden uzak durmak
to hold aloof from sth Verb
bir şeyden uzak kalmak
to keep clear of sth Verb
bir temlikin ancak pek uzak bir gelecekte hüküm ifade etmesi
remoteness
birini birşeyden uzak tutmak
to keep someone off something Verb
birini uzak tutmak
to keep away sb Verb
birkaç gün uzak kalmak
to keep away for a few days Verb
birşeyden çok uzak olmak
to be far removed from something Verb
birşeyden uzak durmak
to stand clear of something Verb
birşeyden uzak durmak
to keep something off Verb
birşeyden uzak durmak
to stay out of something Verb
birşeyi birşeyden uzak tutmak
to keep something off something Verb
birşeyi uzak tutmak
to keep something off Verb
borçtan uzak durmak
to keep out of debt Verb
borsadan uzak durmak
to remain shy of the stock market Verb
büyük şehirden uzak yerler
hinterland
daha uzak geçmişte
in the more distant past Adverb
deniz uzak mesafe tamir gemisi
naval tender
dördüncü yeğen ya da uzak bir akraba
quartercousin
en uzak nokta
extremity Noun
endişeden uzak olmak
to be free from care Verb
herhangi bir kuşkudan uzak olmak
to be clear of any suspicion Verb
inandırıcılıktan uzak olmak
to strain credibility Verb
inandırıcılıktan uzak olmak
to ring hollow Verb
insanlardan uzak yaşamayı arzulayan kimse
hermit
kapılardan uzak durmak
to stand clear from the gates Verb
karadan uzak fakat görülebilen açık deniz
the offing
kısa ve uzak mesafe yük taşımacılığı
long and short haul
konudan uzak müşahede
wild remark
liyakattan uzak olmak
to be destitute of merits Verb
lüks hayattan epey uzak olmak
to get few luxuries Verb
mükemmellikten çok uzak olmak
to be a long way off perfection Verb
önyargıdan uzak takdirler
estimates free from bias Noun
samimiyetten uzak olmak
to ring hollow Verb
şehirden uzak yaşamanın güçlüğü
inconvenience of living far from town
sendikayı işletmesinden uzak tutmak
to keep a union out of one's plant Verb
sonuç ile nedensel bağı uzak olan olay
causa remota
tehlikeden uzak durmak
to keep out of danger Verb
tehlikeden uzak olma
safety Noun
(özellikle Uzak Doğu'da) yerel diktatör
warlord
Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu Ülkeleri Dairesi
Department of European, American and Far Eastern Countries Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Arada çok ... gidilebilen, ırak
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.