veya

Turkish-English Translation

  1. Adposition alternatively
  2. or
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

ayni veya nakdi
in kind or in cash Adjective
Belirli Bir Bölgeye Ait Topluluklar Veya Hükümetler Arasında Sınır Ötesi İşbirliğine Dair Taslak Avrupa Sözleşmesi
European Outline Convention on Transfrontier Co-Operation Between Territorial Communities or Authorities Noun, International Law
Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalarda gıda, içecek veya tütün ağırlıklı perakende ticaret (NACE kodu: 47.11)
Retail sale in non-specialised stores with food, beverages or tobacco predominating (NACE code: G47.1.1) Noun, Trades-Professions
Bir ücret veya sözleşme temeline dayalı olan gayrimenkul faaliyetleri (NACE kodu: 68.3)
Real estate activities on a fee or contract basis (NACE code: L68.3) Noun, Trades-Professions
Bir ücret veya sözleşme temeline dayalı olarak gayrimenkulun yönetilmesi (NACE kodu: 68.32)
Management of real estate on a fee or contract basis (NACE code: L68.3.2) Noun, Trades-Professions
Bir ücret veya sözleşmeye dayalı olarak yapılan toptan ticaret (NACE kodu: 46.1)
Wholesale on a fee or contract basis (NACE code: G46.1) Noun, Trades-Professions
Çeşitli medya reklamları için alan ve zamanın bir ücret veya sözleşmeye dayalı olarak satışı (NACE kodu: 73.12)
Media representation (NACE code: M73.1.2) Noun, Trades-Professions
Elektronik veya optik ekipmanların onarımı (NACE kodu: 33.13)
Repair of electronic and optical equipment (NACE code: C33.1.3) Noun, Trades-Professions
gerçek veya tüzel kişi
natural person or legal entity Noun, Law
hakikî veya hükmî şahıs
natural person or legal entity Noun, Law
İkamet amaçlı olan veya ikamet amaçlı olmayan binaların inşaatı (NACE kodu: 41.2)
Construction of residential and non-residential buildings (NACE code: F41.2) Noun, Trades-Professions
İkamet amaçlı olan veya ikamet amaçlı olmayan binaların inşaatı (NACE kodu: 41.20)
Construction of residential and non-residential buildings (NACE code: F41.2.0) Noun, Trades-Professions
Kendine ait veya kiralanan gayrimenkulun kiraya verilmesi veya işletilmesi (NACE kodu: 68.2)
Renting and operating of own or leased real estate (NACE code: L68.2) Noun, Trades-Professions
Kendine ait veya kiralanan gayrimenkulun kiraya verilmesi veya işletilmesi (NACE kodu: 68.20)
Renting and operating of own or leased real estate (NACE code: L68.2.0) Noun, Trades-Professions
maddi veya gayri maddi
tangible or intangible Adjective
Motorlu veya pnömatik (hava basınçlı) el aletlerinin imalatı (NACE kodu: 28.24)
Manufacture of power-driven hand tools (NACE code: C28.2.4) Noun, Trades-Professions
Örgü (triko) veya tığ işi (kroşe) kumaşların imalatı (NACE kodu: 13.91)
Manufacture of knitted and crocheted fabrics (NACE code: C13.9.1) Noun, Trades-Professions
Posta yoluyla veya internet üzerinden yapılan perakende ticaret (NACE kodu: 47.91)
Retail sale via mail order houses or via Internet (NACE code: G47.9.1) Noun, Trades-Professions
Soğuk şekillendirme veya katlama (NACE kodu: 24.33)
Cold forming or folding (NACE code: C24.3.3) Noun, Trades-Professions
Suni veya sentetik elyaf imalatı (NACE kodu: 20.6)
Manufacture of man-made fibres (NACE code: C20.6) Noun, Trades-Professions
Suni veya sentetik elyaf imalatı (NACE kodu: 20.60)
Manufacture of man-made fibres (NACE code: C20.6.0) Noun, Trades-Professions
veya aksine
or vice versa
veya şey
picayune
veya veyahut
or
(erkek veya kız) nişanlı
intended
(iyi veya kötü) şöhret
odour
(maden veya kömür) çıkarmak
to win Verb
(tren veya vagonda) raf
rack
abartmalı veya şişirilmiş övgü
puff
acı söz veya eleştiri
scorcher
açıkgöz veya dolandırıcı adam
grifter
ahmak veya hantal kimse
gawk
akıntı veya rüzgârla sürüklenen
adrift
alternatif iddia veya suçlama
disjunctive allegation
ambalaj veya paket yapan kimse veya alet
packer
amca veya dayıya ait
avuncular
anayasayı dadil veya değiştirme
amendment to the constitution
anımsatan şey veya kimse
reminder
asalak bitki veya hayvan
guest
aşırı yüklü veya dolu
overloaded
av atı veya köpeği
hunter
avukat veya profesör cüppesi
gown
bağıran kimse veya hayvan
howler
bağlayan şey veya kimse
coupler
başarılı şey veya kimse
success
başlama kabiliyeti veya hevesi
initiative
bayrak veya sancağın ucu
fly
bayram veya yortu günü
holiday
belirli meslek veya yön
tenor
bilerek veya bilmeyerek
by accident or design Adverb
binek veya koşum atı
hackney
birbirine karıştırmak veya karışmak
to intermingle Verb
birbirine karıştırmak veya karışmak
to intermix Verb
bitmiş veya bitirmiş olmak
to be over with Verb
boş veya açık yer
blank
cep veya kol saati
watch
cin veya şeytanlara ait
demonic
damga veya mühür basmak
to imprint Verb
davar veya at hırsızı
rustler
defaten veya taksitle ödemek
to pay in full or in installments Verb
demir (kapı veya pencerelerde)
grille
deniz veya akarsu sevkıyatı
delivery by sea or inland waterway
deniz veya ırmak nakliyatı
waterborne transport
din veya parti değiştirmek
to tergiversate Verb
direksiz veya tek direkli mavna veya duba
hoy
doğrudan veya dolaylı olarak
directly or indirectly Adverb
dolandırıcı veya hilekâr kimse
fraud
dolayısıyla veya istidlali delil
presumptive evidence
dolaylı söz veya hareket
indirection
dondurulmuş veya kullanılmayan sermaye
frozen capital
dönmek (rüzgâr veya gemi
haul
donuk veya mat renk
undertone
duman veya buhar çıkarmak
to fume Verb
dünya veya karayla ilgili veya onlara ait
terrestrial
duruşmadan önce veya sonra
amendment to conform to proofs
duvar veya masa saati
clock
elle yakalama veya kavrama
handgrip
emtia veya ticaret borsası
mercantile exchange
enlem veya boylam dairesi
line
etmek veya ettirmek
to deflect Verb
evde veya yatakta tutmak
to confine Verb
fazla veya dar kesmek
to scrimp Verb
fazla veya zor iş
hazing
fazla yüklemek veya doldurmak
to overload Verb
ferağ veya devreden şahıs
alienor
fikir veya ilkelerinden vazgeçmez
uncompromising
fiyat veya vergi indirmek
to abate Verb
frak veya resmi elbise
white tie
gaz veya su yolu
port
geçişe veya değişikliğe ait
transitional
gemi sahibi veya kaptanı
padrone
gezici hâkim veya papaz
circuit
gizli tehlike veya düşman
snake in the grass
güvenilmez kişi veya şey
broken reed
hafif ihmal veya kusur
(US) slight negligence
hafif ihmal veya kusur
slight negligence
hafif koku veya lezzet
smack
hain veya cani kimse
villain
hastalıktan veya yaşlılıktan ölmek
to die in one's bed Verb
hava veya gazı boşaltma
deflation
hilekâr veya düzenbaz
trickster
hızla atılmak veya fırlatmak
to hurtle Verb
hukuken veya fiilen
in law or in fact
içine dökmek veya akıtmak
to infuse Verb
ihraç veya sürgün kararı
forejudger
iki veya dört kapılı
sedan
imparator veya imparatorluk taraftarı
imperialist
imtiyaz veya patent vermek
to charter Verb
inciten söz veya tavır
cut
ipek veya keten atkı
wimple
İrlanda veya Amerikan viskisi
whiskey
iş veya mülk
money spinner
işlenmemiş veya işlenmiş
raw or processed
karar vermiş veya verilmiş
resolved
kasa fazlası veya noksanı
cash over or under
kastedilen nesne veya kavram
referent
kâtip veya yazıcıya ait
clerical
kazanan veya ileri giden kimse veya şey
gainer
kazıma veya sürtme sesi
scrape
kımıldatmak veya kaldırmak
to pry Verb
koca veya karı
spouse
kral veya kraliçe eşi
consort
küçüktür veya eşittir işareti
less-than-or-equal sign Noun, Mathematics
külçe altın veya gümüş
commercial bar
kundura veya çizme yüzü
vamp
kuruluş veya kuruma ait
institutional
kusursuz zarar veya hasar
damnum abseque injuria
kuvvet veya yetkinin ötesinde
(Lat.) ultra vires
kuvvetlendirici veya tamamlayıcı delil
corroborating evidence
mahkeme veya hâkim tarafından
fixing bail
melez hayvan veya bitki
hybrid
memuriyet veya kullanım süresi
tenure
meyve veya sebze kabuğu
peel
minder veya yastık kılıfı
tick
muayene veya teftiş etmek
to overlook Verb
muvakkat veya mutavassıt hesap
liaison account
nakdî veya aynî olarak
in cash or in kind Adverb
okul veya üniversite başkanı
rector
önemsiz kimse veya şeyler
small fry
ordu veya karargâhı kaldırmak
to decamp Verb
öyle veya böyle
one way or another Adverb
öyle veya böyle
in any case
parlayan veya parlatan şey
shiner
pay veya prim dağıtımı
allotment of bonus
peşin veya taksitle ödemek
to pay in full or by instalment Verb
rıhtım veya gemi işçisi
roustabout
rütbe veya makam sahibi
bearer
rütbe veya mevkice aşağı
lowly
saçak veya kenar takmak
to fringe Verb
sahil veya sınırdan uzak
interior
sahte vesika veya delil
false token
sahte veya hileli tazminat veya alacak talebi
false claim
sallanan şey veya kimse
swinger
santimantal piyes veya şarkı
sob stuff
sarih veya zımni olarak
expressly or impliedly
savaş veya avdaki bağrışmalar
hue
sebep veya vesile olan
conducive
seçime veya seçmenlere ait
electoral
şerbetçiotu yetiştirmek veya toplamak
to hop Verb
sıçratılmış çamur veya su
splash
sıçrayan şey veya kimse
bouncer
sıkıcı veya yorucu nasihat
homily
sıkıntılı veya güç durum
pickle
sız veya gayri edatı
in
sözlü veya yazılı anlaşma
verbal contract Law
şu veya bu şekilde
one way or another Adverb
sualtında veya sualtında kullanılan
underwater
süreyi başlatmak veya bitirmek
to call time Verb
sürünen şey veya kimse
creeper
suyunu çekme veya akıtma
drain
tahrip veya iptal niyeti
animus cancellandi
tahvil veya hisse senedi
sterling securities
taklit veya sahte olmayan
genuine
tel-graf veya telefon memuru
operator
terim veya deyim kitabı
phraseology
ticari veya sınai kuruluş sahip veya yöneticisi
operator
toplamak veya götürmek
to sweep Verb
tuhafiye eşyası veya dükkânı
haberdashery
tutacak şey veya yer
hold
tütün veya çay yaprağı
leaf
uçta veya sonda olan veya bunlara ait
terminal
ülkücü nitelik veya karakter
ideality
üzerinde veya yedinde bulundurma
physical possession
vaaz veya hitabe
homily
vergi veya para cezası
scot
vesika veya senet
escrow agreement
yastık veya minder koymak veya dayamak
to cushion Verb
yazmak veya basmak
to affix Verb
yeniden teşkil veya teşekkül
reorganization
yeraltı demiryolu veya tüneli
tube
yerel şive veya âdet
localism
yolun tıkanması veya saban
disturbance of ways
yükselme veya düşme
gradient
yulaf veya mısır lapası
stirabout Noun
yün veya ipek çilesi
hank
zamanla bırakmak veya vazgeçmek
to outgrow Verb
zoraki yapılan veya söylenen
unwilling
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Cümlede bildirilen husûsun sayılan birden fazla ... arasına getirilir, ya da
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.