wheel

English-Turkish Translation

  1. Noun tekerlek.
  2. Noun çark, dolap.
    crown wheel: ayna dişli.
  3. Noun
    steering wheel ile ayni anlama gelir. direksiyon.
    take the wheel: direksiyona geçmek, idareyi eline almak.
  4. Noun, Maritime Traffic dümen (dolabı).
    He took the wheel during the storm.
  5. Noun bisiklet.
  6. Noun (eskiden kullanılan) işkence çarkı.
  7. Noun tekerlek biçiminde nesne.
    a wheel of cheese.
  8. Noun (a)
    wheels: (yönetici/ sevk ve idare edici) mekanizma.
    The wheels of government: hükümet
    mekanizması.
    The wheels of the social progress turn slowly: Toplumsal ilerleme yavaş olur.
    be at the wheels: yönetmek, idare etmek. (b)
    argo otomobil, tekerlekli araç.
    Are these your new wheels man?
  9. Noun dönme, dönüş, deveran.
    The intricate wheels of the folk dances.
  10. Noun (askerlikte) çark (etme).
    left/right wheel! sola/sağa çark!
  11. Noun, Maritime Traffic pervane, kanatlı dolap, yan çarkı.
  12. Noun kodaman, nüfuzlu kimse.
  13. Verb dön(dür)mek.
  14. Verb tekerlekler üzerinde yürütmek/ taşımak/ götürmek. The servants wheel out the tables.
  15. Verb tekerlek/çark takmak.
  16. Verb çark/çember/ tekerlek gibi çevir(il)mek/ yuvarla(n)mak, yuvarlanıp gitmek.
  17. Verb el arabası ile götürmek.
  18. Verb daireler çizmek.
    Pigeons wheeling above.
  19. Verb, Military dönmek, dönüş yapmak.
    Right wheel! Sağa dön!
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

four-wheel-drive (4WD, 4x4)
dört çeker Adjective, Transport
put a spoke in one's wheel
bir kimsenin çanına ot tıkamak, işini kösteklemek.
put one's shoulder to the wheel
büyük gayret sarfetmek, (işe) dört elle sarılmak.
put one's shoulder to the wheel
çalışmaya koyulmak, birisine yardıma koşmak
tactical wheeled
taktik tekerlekli Adjective, Military
(machine) wheel
çark
(mech) grooved rim of a wheel
kasnak
abrasive wheel
zımpara taşı
adjustable steering wheel
ayarlanabilir direksiyon simidi Noun, Transport
at the wheel
(a) (gemi, otomobil) direksiyonda, dümende, (b) yönetiminde, kontrolunda.
axle drive bevel wheel
ayna dişli
back wheel
arka tekerlek
balance wheel
saatin denge çarkı. pandül.
balance wheel
(a) düzengeç, nâzım çark, (b denge unsuru, ara bulucu.
bevel wheel
konik dişli
bewelling wheel
mahrut dişli
big wheel
kodaman, önemli/nüfuzlu/büyük mevki sahibi kimse.
big wheel
big shot
blade wheel
çark
break a butterfly on the wheel
gereksiz çaba harcamak.
breast wheel
yatay (eksenli) su çarkı. Noun
buff wheel
perdah çarkı: parlatmada kullanılan deri veya kumaş kaplı çark/disk. Noun
buffing wheel
buff wheel
buffing wheel
perdah çarkı: parlatmada kullanılan deri veya kumaş kaplı çark/disk. Noun
car wheel
oto direksiyon volanı
carriage wheel
araba tekerleği
cart wheel
araba tekerleği
caterpillar wheel
palet
catherine wheel
pinwheel Noun
change a wheel
tekerlek değiştirmek Verb
change wheel
tekerlek değiştirmek Verb
coach wheel
araba tekerleği
color wheel
complementary color (1 a).
conic wheel
konik dişli
crown wheel
fener çarkı. Noun
daisy wheel
(elektrikli yazı makinesinin) yuvarlak harf çarkı.
dash wheel
yıkama dolabı
dash wheel
bölmeli dolap
disc wheel
dolu tekerlek, tepsi tekerlek.
disk wheel
dolu kasnak
disk wheel
dolu tekerlek
driving wheel
(a) işletme dişlisi/çarkı, (b)
driver ile ayni anlama gelir. yürütücü tekerlek: lokomotifte muharrik
kuvvetin uygulandığı tekerlek, (c)
oto. direksiyon.
face wheel
ayna dişli
Ferris wheel
döner dolap. Noun
fifth wheel
beşinci tekerlek: arabanın ön dingiline tespit edilmiş ve kolayca yana dönmeyi sağlayan yatay madenî halka. Noun
fifth wheel
yedek tekerlek: 4 tekerlekli taşıtın yedek tekerleği. Noun
fifth wheel
gereksiz/fuzuli kimse/şey. Noun
fifth wheel
yedek tekerlek, yedekte bulunan kimse/ şey.
fortune's wheel
çarkıfelek
free wheel
aylak tekerlek
free wheel
otomatik avara düzeni
gage wheel
kılavuz tekerlek
gear wheel
dişli çark. Noun
grinding wheel
bileme çarkı, bileyici çarkı.
hand wheel
çark
hind wheel
arka tekerlek
idle wheel
avara dişli.
idle wheel
avara kasnak.
idler wheel
avara çark
landing wheel
iniş tekerleği
lantern wheel
fener dişlisi.
lottery wheel
piyango tekerleği
lottery wheel
piyango çarkı
mill wheel
değirmen çarkı, su çarkı/türbini. Noun
mill wheel
değirmen çarkı.
minute wheel
(saatin) yelkovan çarkı.
mirror wheel
ayna dişli
notch on a ratchet wheel
kastanyola yuvası Noun
paddle wheel
paddle ile ayni anlama gelir. geminin yan çarkı.
paddle wheel
vapurun yan çarkı.
pastry wheel
hamur kesici Noun, Food-Kitchen
Persian wheel
noria
pin wheel
fırıldak. Noun
pin wheel
çarkıfelek. Noun
planet wheel
gezer dişli. Noun
potter's wheel
çömlekçi çarkı. Noun
power-assisted steering wheel
takat yardımlı direksiyon
prayer wheel
(Tibet Budistlerinde) dua silindiri: dua yazılı kâğıtların sarıldığı döner silindir.
pricking wheel
rulet
print wheel
yazdırma çarkı Information Technology
prints of a wheel
araba lastiği izleri Noun
put a spoke in sb's wheel
bir kimsenin çanına ot tıkmak Verb
put a spoke in sb's wheel
birinin tekerleğine çomak sokmak Verb
ratchet wheel
ratchet ile ayni anlama gelir. mandallı dişli çark.
rear wheel
arka tekerlek
reinvent the wheel
dünyayı yeniden keşfetmek Verb
reinvent the wheel
tekerleği yeniden icat etmek Verb, Idioms
reinventing the wheel
tekerleği yeniden icat etme Noun, Idioms
ring wheel
konik dişli
spare wheel
yedek tekerlek Noun, Transport
spare wheel
stepne
spare wheel
yedek lastik
spinning wheel
çıkrık.
sprocket wheel
dişli zincir çarkı.
spur level wheel
konik dişli
spur wheel
düz dişli çark.
steel plate wheel
çelik jant
steering wheel
wheel ile ayni anlama gelir. direksiyon. take the wheel: direksiyona geçmek, idareyi eline almak.
take spells at the wheel
(uzun bir otomobil yolculuğunda) ikide bir direksiyona geçmek Verb
tire wheel
lastik tekerlek Noun, Transport
true up a wheel
bir tekerleği ortalamak Verb
turn of fortune's wheel
kaderin değişmesi
undercarriage wheel
(uçak) alt takımı
vortex wheel
su türbini
vortex wheel
su çarkı
wag g on wheel
vagon tekerleği
wagon wheel
vagon tekerleği
water wheel
su çarkı, su türbini. Noun
water wheel
bostan dolabı. Noun
wire wheel
telli çark, yuvarlak tel fırça.
worm wheel
sonsuz vida çarkı. Noun
wheel about
dönmek, yüzünü döndürmek/çevirmek.
He wheeled about and faced his opponent squarely. 9.(tekerlekli
taşıt) hızla/kayıp gitmek.
The car wheeled along the highway.
wheel alignment
rot ayarı Noun, Transport
wheel alignment and balancing
rot-balans ayarı Noun, Transport
wheel and axle
dingil ve tekerlek: üzerlerine halatlar sarılı aynı eksenli silindir ve makaradan ibaret basit makine.
Birinin halatı çözülürken öbürününki sarılır.
Noun
wheel and deal
(ticarette, politikada vb.) nüfuz ve servetini kullanarak işlerini yürütmek.
wheel animalcule
rotifer
wheel around
dönmek, yüzünü döndürmek/çevirmek.
He wheeled about and faced his opponent squarely. 9.(tekerlekli
taşıt) hızla/kayıp gitmek.
The car wheeled along the highway.
wheel balancing
balans ayarı Noun, Transport
wheel brake
tekerlek freni
wheel bug
kancalı böcek
(Arilus cristatus):. kanca biçimindeki hortumunu yumuşak böceklere batırarak onlarla
beslenen bir böcek (Güney ABD).
Noun
wheel center plane
tekerlek orta düzlemi Noun, Transport
wheel chair
tekerlekli sakat iskemlesi
wheel chair
tekerlekli koltuk
wheel chock
takoz Noun, Transport
wheel cover
jant kapağı Transport
wheel horse
(a) ardarda koşulmuş atlardan tekerleğe yakın olan, (b) en ağır işi yapan ve kolay kolay yorulmayan adam.
wheel horse
wheeler ile ayni anlama gelir. çok atlı arabada tekerleğe en yakın olan at.
wheel horse
wheel1 (15). Noun
wheel hub
poyra Noun, Transport
wheel hub
tekerlek göbeği Noun, Transport
wheel load
tekerlek yükü
wheel lock
(eski tip) tüfek çakmağı. Noun
wheel nut
bijon Noun, Transport
wheel of fortune
Feleğin çarkı, çarkı felek. Noun
wheel of fortune
(oyun, kumar vb.) fırıldak, rulet. Noun
wheel rim
jant Noun, Transport
wheel rim
tekerlek yanağı Noun, Transport
wheel rotation axis
tekerlek dönme ekseni Noun, Transport
wheel well
çamurluk
wheel width
tekerlek genişliği Noun, Transport
wheel window
yuvarlak pencere. Noun
balance wheel items
denge çarkı kalemleri Noun
car wheel balance
balans ayarı
couple wheel axle
akuple dingili
daisy wheel printer
papatya çarklı yazıcı Information Technology
four wheel brake
dört tekerlek freni
four- wheel drive
dört tekerlekli işletici düzeni
free wheel ratchet
kilit mandalı
front wheel drive
önden çekişli
front- wheel drive
önden çekiş
front wheel drive (FWD)
önden çekişli Adjective, Transport
front wheel drive car
önden çekişli araba
It is the squeaky wheel that gets the grease.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
It is the squeaky wheel that gets the oil.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
miter wheel gearing
mahrut dişli
mitre wheel gearing
mahrut dişli
ratchet (on a ratchet wheel or capstan
kastanyola
steering wheel spider
direksiyon simidi göbeği
toothed wheel gearing
dişli çark düzeni
English-Turkish phrases from Zargan's own database