(a) birine çok yaklaşmak, burnunun dibine sokulmak, (b) birini göz hapsine almak, sıkı sıkıya gözetlemek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ölmek, son nefesini vermek. 
 He breathed his last and buried in Zincirlikuyu cemetery.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        son nefesini vermek, ölmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        nefes almada zorluk
                        
İsim, Tıp                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        nefes alma zorluğu
                        
İsim, Tıp                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        nefes almada güçlük
                        
İsim, Tıp                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        nefes alma güçlüğü
                        
İsim, Tıp                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        derin bir nefes almak, rahatlamak, ferahlamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rahata kavuşmak, rahatlamak, rahat nefes almak. 
 Now that the crisis was over, he could breathe freely.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rahata kavuşmak, rahatlamak, rahat nefes almak. 
 Now that the crisis was over, he could breathe freely.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rahata kavuşmak, rahatlamak, rahat nefes almak. 
 Now that the crisis was over, he could breathe freely.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ...'e yeni bir soluk getirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaşamını birşeye adamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyle yatıp birşeyle kalkmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yaşamını birşeyi yaparak geçirmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sır saklamak, sır vermemek, ağzını açıp bir kelime söylememek, ağzını sıkı tutmak. 
 I'll tell you the  secret if you promise not to breathe a word of it: Ağzını sıkı tutacağına söz verirsen sana bir sır söyleyeceğim.