Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil
    draw along/away/in/out/off
    etc.: çekmek, sürüklemek.
    The horse drew the wagon.
    draw
    off: çekip çıkarmak, başka tarafa çekmek, (sıvıyı) biraz boşaltmak.
    to draw off one's socks. to draw off some water.
  2. Fiil (kuyudan su) çekmek, (fıçı vb.'den) boşaltmak.
    draw a pail of water from the well: kuyudan bir
    kova su çekmek.
    draw wine: (fıçıdan) şarap boşaltmak.
  3. Fiil (ilgi) çekmek, cezbetmek.
    The concert drew a large audience. I feel drawn towards her.
  4. Fiil tasvir etmek, sözle anlatmak.
    The characters in the novel are not fully drawn, they seem unreal.
  5. Fiil resim yapmak, resmetmek, resmini çizmek, tersim etmek.
    He draws very well for a six-year old.
  6. Fiil çizmek.
    to draw perpendicular lines.
    draw the line: sınırlandırmak, sınır çizmek.
    She
    doesn't know where to draw line in playing pranks.
  7. Fiil yazmak, formüle etmek, kaleme almak.
  8. Fiil
    draw up: (yasalara uygun şekilde) yazmak, düzenlemek, tanzim etmek, hazırlamak.
    to draw up
    a contract. His will was drawn up by a lawyer.
  9. Fiil (hava, sıvı) emmek, çekmek.
    draw in: içine çekmek.
    to draw a breath: nefes almak.
  10. Fiil kaynak olarak kullanmak, mehaz addetmek.
    He had a vaste store of knowledge to draw on.
  11. Fiil sonuç çıkarmak, sonuca/hükme varmak, (fikir) edinmek, istihraç etmek.
    to draw a conclusion: sonuç
    çıkarmak, hükme/karara varmak.
  12. Fiil almak.
    He drew a salary of $200 a week.
  13. Fiil (hesaptan) para çekmek, alıp sarfetmek.
    I had to draw upon my savings: Biriktirdiğim paradan alıp harcamak zorunda kaldım.
  14. Fiil (meydana/husule) getirmek, vermek, hasıl etmek.
    The deposits draw interest: Yatırılan para faiz
    getirir.
    Your actions draw praise or blame on yourself.
  15. Fiil (bağırsaklarını) çıkarmak/boşaltmak, (içini) temizlemek.
    to draw a turkey/a fowl.
  16. Fiil suyunu boşaltmak.
    to draw a pond/a lake.
  17. Fiil (çekip) uzatmak, sündürmek.
    to draw filaments of molten glass.
  18. Fiil (ok atmak için yayı) germek.
  19. Fiil (kur'a/ad) çekmek.
    draw straws: kur'a çekmek.
  20. Fiil (tel) çekmek, haddeden geçirmek.
  21. Fiil
    draw up: büz(ül)mek, (kumaş) çekmek, daral(t)mak, kısal(t)mak.
    The days are drawing in: Günler kısalıyor.
  22. Fiil, Tıp (yarayı olgunlaştırıp) cerahatini boşaltmak/akıtmak.
    to draw an abcess by a poultice: apseyi lapa
    ile olgunlaştırıp cerahatini akıtmak.
  23. Fiil, Askerlik2 (levazım dairesinden) silah, cephane, giyim, erzak vb.) almak.
  24. Fiil, Denizcilik (gemi) suya … dalmak/batmak, yüzmek için belirli bir derinliğe ihtiyaç göstermek.
    She draws six feet:
    Gemi 6 kadem suya dalıyor.
    A ship draws more water when it is loaded than it is empty.
  25. Fiil (yarış, savaş vb.) sonuçsuz/berabere kalmak, bitmeden çekilmek.
    to draw a game: oyunda berabere
    kalmak.
    The battle was drawn: Muharebe sonuçsuz kaldı.
  26. Fiil (iskambilde) kart çekmek/almak.
  27. Fiil (bilardo) topa çarpıp geri gelecek şekilde vurmak.
  28. Fiil koruda av aramak/taramak.
    draw a covert: tilki avında koruyu taramak.
    draw a fox: tilkiyi ininden çıkarmak.
  29. Fiil taşı hafifçe kaydırmak.
  30. Fiil (çay) demlemek.
    to draw tea.
  31. Fiil cam hamurunu uzatarak şekil vermek.
  32. Fiil (kuvvet uygulayarak) çekmek.
    draw the curtain/the blinds. (a) perdeyi çekmek/kapatmak, (b) perdeyi açmak.
  33. Fiil
    draw on/off/in/out
    etc.: yaklaşmak, geçmek.
    draw near: yaklaşmak, sokulmak.
    The
    day draws near = The day is drawing in: Akşam yaklaşıyor/akşam oluyor.
    draw into: girmek.
    The train drew into the station: Tren istasyona girdi.
  34. Fiil
    draw on: (kılıç/silah vb.) çekmek.
  35. Fiil (piyango, kur'a vb.) çekmek.
    to draw for prizes.
  36. Fiil
    draw on/upon: başvurmak, kullanmak.
    A writer has to draw on his imagination and experience.
    I had to draw on the money I saved.
  37. Fiil (para vb.) toplamak.
  38. Fiil (boru, baca deliği vb.) çekmek, akış/cereyan sağlamak.
  39. İsim çekme, sürükleme, nefes, (sigara vb.) çekiş, (silah/tabanca) çekme.
    quick on the draw: (silah çekmede) eli çabuk.
  40. İsim (seyirci/müşteri/ilgi) çeken şey.
  41. İsim çekilip ayrılabilen parça.
  42. İsim çekiliş, (kur'a) çekme.
    He picked a winning number on the first draw.
  43. İsim (bkz: drawing ) (5-6).
  44. İsim berabere biten oyun/yarışma.
    The game was/ended in a draw.
  45. İsim (poker) (a) çekilen kart, (b) (bkz: draw poker ).
  46. İsim, Coğrafya dere, sel çukuru.
  47. İsim yayı germe.
  48. İsim hesaptan muntazaman çekilen para.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

draw (or pull/haul) one's horns
(a) korkup (geri) çekilmek, geri durmak,
k.d. yelkenleri suya indirmek, (b) kendini tutmak, hislerine
hâkim olmak, (c)
Brit. masrafları kısmak.
draw down upon one's head
üstüne çekmek Fiil
draw in one's expenditure
masraflarını kısmak Fiil
draw in one's expenses
yaptığı masrafları geri almak Fiil
draw in one's horns
tehlike karşısında sinmek/pusmak, geri çekilmek, vaz geçmek, pes demek, iddialarından vazgeçmek, sözünü
geri almak, takındığı gururlu tutumdan vazgeçmek.
draw into one's meshes
ağına çekmek Fiil
draw on one's capital
sermayesini harcamak Fiil
draw on one's capital
cepten yemek
draw on one's imagination
hayalini işlemeye bırakmak Fiil
draw on one's salary
maaşından çekmek Fiil
draw on one's savings
tasarruflarından çekmek Fiil
draw on one's savings
tasarruflarını harcamak Fiil
draw one's body together
büzülmek Fiil
draw one's deduction
çıkarsamada bulunmak Fiil
draw one's fees
kâr hissesini çekmek Fiil
draw one's pay
maaşıni almak Fiil
draw one's pay
maaşını çekmek Fiil
draw one's pay
maaşıni çekmek Fiil
draw one's supplies from abroad
ihtiyaçlarını dışarıdan sağlamak Fiil
draw one's supply from ..
'dan tedarik etmek Fiil
draw one's sword
kılıç çekmek Fiil
draw one's sword against sb
birine kılıç çekmek Fiil
draw one's sword against someone to draw sb's attention to sth
birine kılıç çekmek birinin dikkatini bir şeye çekmek Fiil
draw oneself up to one's full height
önemli bir tavır takınmak Fiil
draw someone's attention
birinin dikkatini çekmek Fiil
draw someone's eye
dikkatini çekmek Fiil
draw someone's eye
gözüne ilişmek Fiil
draw someone's eye
gözüne takılmak Fiil
draw someone's eye
gözüne çarpmak Fiil
draw upon one's memory
belleğine başvurmak Fiil
draw upon one's reserves
yedek akçesinden yemek
draw upon one's resources
kaynaklarına başvurmak Fiil
draw upon one's savings
tasarruflarını harcamak Fiil
drawdown
kredi kullandırımı İsim, Bankacılık
drawdown amount
kredi kullandırım tutarı İsim, Bankacılık
drawdown amount
kullandırım tutarı İsim, Bankacılık
drawdown date
kredi kullandırım tarihi İsim, Bankacılık
drawdown date
kullandırım tarihi İsim, Bankacılık
drawdown notice
kredi kullandırım bildirimi İsim, Bankacılık
drawdown notice
kullandırım bildirimi İsim, Bankacılık
drawdown period
kredi kullandırım süresi İsim, Bankacılık
drawdown period
kullandırım süresi İsim, Bankacılık
drawdown purpose
kredi kullandırım amacı İsim, Bankacılık
drawdown purpose
kullandırım amacı İsim, Bankacılık
drawdown request
kredi kullandırım talebi İsim, Bankacılık
drawdown request
kullandırım talebi İsim, Bankacılık
go to the post office to draw one's pension
emeklilik çekini almak için postaneye gitmek Fiil
loan drawdown
kredi kullandırımı İsim, Bankacılık
to draw one's supply from ..
mallarını
(a line) to draw
çekmek Fiil
(chimney) to draw
çekmek Fiil
(games) draw
beraberlik
(lots , lottery) draw
çekmek Fiil
big draw
atraksiyon
box-office draw
(US) gişe birincisi
call it a draw
beraberlik ilan etmek Fiil
call it a draw
beraberliği kabul etmek Fiil
christmas draw
Noel çekilişi
christmas draw
Noel (piyango) çekilişi
Christmas draw
noel çekilisi
end in a draw
berabere bitmek Fiil
entitled to draw
para çekmeye yetkili
great draw
gişe birincisi
Mexican draw
çıkmaz.
draw (to)
çizmek Fiil, Bilgi Teknolojileri
draw a bow
yayı germek Fiil, Spor
draw a check
çek yazmak Fiil, Bankacılık
draw a distinction
ayırım yapmak Fiil
draw a postal cheque
(Br) posta çekini bozdurmak Fiil
draw a salary
maaşıni almak Fiil
draw a veil over
gizlemek Fiil
draw ahead
(a) (aynı yönde giden birisinin) önüne geçmek, yavaş yavaş geride bırakmak, (b) (rüzgâr) karşıdan esmek.
draw along
sürüklenmek.
draw alongside
yanaşmak Fiil
draw apart
ayırmak, ayrılmak.
draw applause
alkış toplamak Fiil
draw applause
alkış almak Fiil
draw aside
bir kenara çek(il)mek.
draw at something
tüttürmek Fiil
draw at something
bir nefes çekmek Fiil
draw at something
içine çekmek Fiil
draw attention
dikkat çekmek Fiil
draw away
çekip ayırmak, uzaklaş(tır)mak, kendini çekmek, çekilmek, başka tarafa göndermek/sevketmek.
draw away customers
müşterileri kaçırmak Fiil
draw back
(a) geri çekilmek, gerilemek, (b) (perde) açılmak.
draw before the judge
mahkemeye çıkarmak Fiil
draw bit
süratini kesmek Fiil
draw blank
becerememek, başarısızlığa uğramak, muvaffak olamamak, (piyangoda) boş çıkmak.
She tried to make him
recognize her, but drew a blank: Kendini ona tanıtmaya çalıştı ise de muvaffak olamadı.
draw blood
kan almak, kanatmak.
draw bonds
tahviller için kura çekmek Fiil
draw breath
rahat etmek Fiil
draw breath
dinlenmek Fiil
draw breath
soluk almak Fiil
draw breath
soluklanmak Fiil
draw breath
rahatlamak Fiil
draw breath
nefes almak Fiil
draw bridge
açılır kapanır köprü
draw cash
para çekmek Fiil
draw chain
çeki/koşum/bağlantı zinciri. İsim
draw conclusions
sonuçlara varmak Fiil
draw controversy
tartışma yaratmak Fiil
draw custom
müşteri çekmek Fiil
draw down
indirmek.
draw expenses
masrafları geri almak Fiil
draw from
'den almak Fiil
draw from
'den hoşnut olmak Fiil
draw in
tortop olmak Fiil
draw in
tostoparlak olmak Fiil
draw in
içe kıvrılmak Fiil
draw in
kısalmak Fiil
draw in
içine çekmek Fiil
draw interest
faiz almak Fiil
draw into the station
birinin bir şeye yavaş yavaş katılmasını sağlamak Fiil
draw level
başa baş gitmek Fiil, Spor
draw level
aynı düzeye gelmek Fiil, Spor
draw level
eşit durumda olmak Fiil, Spor
draw long applause
büyük alkış toplamak Fiil
draw lots
kura çekmek Fiil
draw lots
çekiliş yapmak Fiil
draw money
para çekmek Fiil, Bankacılık
draw near
yakınlaşmak Fiil
draw near
yaklaşmak Fiil
draw off
çekip çıkarmak Fiil
draw off
geri çekilmek
draw off
bir kaptan sıvı madde almak Fiil
draw on
(a) yaklaşmak.
The winter is drawing on: Kış yaklaşıyor. (b) giy(in)mek, geçirmek.
to draw
on socks. (c) (gemi başka gemiye) yaklaşmak, (d) teşvik etmek, vaitlerle kandırıp söyletmek.
He drew the prisoner on to tell his story. (e) silah çekmek.
He drew on me and I was forced to defend myself.
draw on something
tüttürmek Fiil
draw out
(a) çekip çıkarmak, çekmek, sökmek, (b) uza(t)mak.
The days are drawing out. Don't draw out the story
so much. (c) (sırrını) söyletmek, ağzından sır almak.
try to draw someone out: ağzını aramak.
I won't be drawn out: Ağzımdan lâf alamazsın. (d)
draw out from:
den. -den uzaklaşmak, (e) (bankadan/kasadan para vb.) almak, çekmek.
draw out a witness
tanığı sorguya çekmek Fiil
draw out an account
bir hesabın özetini çıkarmak Fiil
draw pension
emekli maaşı almak Fiil
draw pimss
kâr elde etmek Fiil
draw pleadings
layiha tanzim etmek Fiil
draw poker
çekme poker: oyuncuların verilen 5 karttan istediklerini terkedip yerine yeni kart alabildikleri bir tür poker oyunu. İsim
draw rations
erzak almak Fiil
draw rein
yavaşlamak, dizginleri çekmek, durmak.
He never drew rein for a moment till he reached the river.
draw someone into something
birin birşeye dâhil etmek Fiil
draw straws
çöple kur'a çekmek.
draw string
büzgü ipi: torba ağzını çekip büzmeye yarayan ip. İsim
draw swords
kılıç çekmek, savaşmak, savaşa girişmek.
draw the line
öteye geçmemek Fiil
draw to
çekip kapatmak.
draw to close
bitmek Fiil
draw together
toplanmak Fiil
draw together
büzdürmek Fiil
draw up
(a) (yasalara uygun olarak) yazmak, düzenlemek, tanzim etmek.
to draw up a will. (b) dizmek, sıraya
koymak.
The officer drew up his men. (c) durmak, stop etmek.
His car drew up at the curb. (d) çekip kaldırmak, (kollarını) sıvamak, (e)
draw up with someone: birine yetişmek, gittikçe yaklaşmak/sokulmak.
draw up to the table: masaya yaklaşmak/sokulmak. (f)
draw oneself up: ciddîleşmek.
draw up a scheme
bir plan yapmak Fiil
draw up minutes
tutanak tutmak Fiil
draw upon
kullanmak Fiil
draw upon
yararlanmak Fiil
draw with ...
... ile berabere kalmak Fiil, Spor
draw with someone
biriyle berabere kalmak Fiil, Spor
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.