Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Zamir sen(i), sana, siz(i), size, sizler(i), sizlere.
    You are kind. Would you like some tea? Will you please
    stop that noise. Only you can decide this. I told you the truth.
    What's it to you: Sana ne!
    You girls are always getting into trouble. You fool! You in the corner, come here!
  2. Zamir (herhangi) bir kimse, herkes, herhangi biri, kimse.
    a tiny animal you can't even see: kimsenin
    göremeyeceği minicik bir hayvan.
    You learn by trying: Çalışmakla öğrenilir.
    You have to be careful with people you don't know: Tanımadığınız kimselere karşı dikkatli olmalısınız.
  3. Zamir senin/sizin anlamında
    your yerine kullanılır:
    I heard about you being elected.
  4. Zamir (a) (bkz: yourself ), (bkz: yourselves ).
    Get you home. (b)
    ye zamirinin çoğulu: siz.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

Bless you.
Çok yaşa. Ünlem, Deyim
Bless you.
İyi yaşa. Ünlem, Deyim
Can't complain. (in response to "How are you?")
Fena değil. ("Nasılsın?" sorusuna cevaben) Cümle, Deyim
Can't complain. (in response to "How are you?")
İyidir. ("Nasılsın?" sorusuna cevaben) Cümle, Deyim
Can't complain. (in response to "How are you?")
İdare eder. ("Nasılsın?" sorusuna cevaben) Cümle, Deyim
Can't complain. (in response to "How are you?")
Yuvarlanıp gidiyoruz. ("Nasılsın?" sorusuna cevaben) Cümle, Deyim
Did I ask you?
Sana soran oldu mu? Cümle, Deyim
Did I ask you?
Sana soran olmadı! Cümle, Deyim
Did I ask you?
Sen kendi işine baksana! Cümle, Deyim
How far along are you?
Kaç aylık hamilesiniz? Cümle
How far along are you?
Kaç haftalık hamilesiniz? Cümle
How far along are you?
Kaç haftalık oldu? Cümle
How far along are you?
Kaç aylık oldu? Cümle
I love you.
Seni seviyorum. Cümle
When did I ask you?
Sana soran oldu mu? Cümle, Deyim
When did I ask you?
Sana soran olmadı! Cümle, Deyim
When did I ask you?
Sen kendi işine baksana! Cümle, Deyim
Where are you originally from?
Memleket neresi? Cümle
Where are you originally from?
Nerelisiniz? Cümle
You can't con a conman.
Tereciye tere satılmaz. Cümle, Deyim
You're not kidding!
Kesinlikle katılıyorum! Cümle, Deyim
You're not kidding!
Çok doğru! Cümle, Deyim
You're not kidding!
Haklısın Cümle, Deyim
You're not kidding!
Aynen! Cümle, Deyim
You're not kidding!
Aynen öyle! Cümle, Deyim
(formal) you
zat âliniz
according to you
fikir inizce
all of you
topunuz
all of you
hepiniz
because of you
senin yüzünden
bless you
hapşıran bir kişiye'çok yaşa'sözü
bless you
minnet ifadesi İsim
bully for you
bravo
bully for you
aferin
damage chargeable to you
zarar ziyan tarafınıza aittir
due from you
ödemeniz gereken; borcunuz olan
even you
siz bile
from you
sana
from you
tarafınizdan
God bless you
Allah selamet versin
God bless you
berhudar ol
God damn you
Allah belanı versin
good on you
aferin
How are you
nasılsınız?
if I were you
senin yerinde olsaydım Zarf
may God protect you
Allah selamet versin
mind you
(a) unutma(yınız) ki.
“Erol has been very bad-tempered this week.” “Yes, but mind you, he's been rather
ill recently.” (b) buna rağmen, öyle olsa bile, yine de.
She's a very nice girl, mind you, but I wouldn't want to marry her: Çok iyi bir kız, ama yine de onunla evlenmek istemem. (c) öyle olmasına öyle, orası muhakkak ama.
no one besides you
siz hariç kimse
only to please you
hatırın için
pleased to meet you
müşerref oldum
put something behind you
birşeyi arkada bırakmak Fiil
put something behind you
birşeyin üstesinden gelmek Fiil
put something behind you
birşeyi geride bırakmak Fiil
put something behind you
birşeyi geçmişe gömmek Fiil
same to you
bilmukabele
shame on you
yazık sana
the same to you
bilmukabele
this dress ages you
bu giysi seni yaşlı göstermek iyor
to you
sana
to you
tarafınıza
towards you
size a
very kind of you
çok naziksiniz
what size are you
beden iniz
with you
seninle
with you
sizinle
you all
(US) sizler
you all
hepiniz
you are excused
gidebilirsiniz
you bet
elbette, mutlaka, muhakkak, ne zannettin(iz) ya!
You bet I'd like to be there: Elbette orada olmak
isterdim.
You bet your life: Kesinlikle, yüzde yüz, ona hiç şüphe yok.
you bet !
elbette !
you fool
çüş (kaba)
you go next
sıra senin
you had better not
hele
you little rascal
seni gidi
you may dismiss
gidebilirsiniz
you must be joking
şaka ediyor olmalısınız !
you must be kidding
şaka mı ediyorsun
you see!
işte! gördün mü! görüyorsun ya!
you yourself
bizzat sen, kendin (ifadeyi vurgulamada kullanılır).
You yourself know it couldn't be true: Bunun
doğru olamayacağını bizzat sen (pek âlâ) biliyorsun.
You yourself told me: Sen kendin (bizzat sen) bana söyledin.
you're
= you are.
you're another
yok yahu
you're another
Al sana
After you.
Önce siz buyrun.
After you.
Önden buyrun lütfen.
Anything you say
Senin dediğin gibi olsun Cümle
Anything you say.
Sen haklısın. Cümle
Anything you say.
Sen nasıl istersen. Cümle
Are you alright?
İyi misin?
Are you decent?
Girebilir miyim?
Are you done?
Bitti mi?
are you dropping hints
bir şey mi demek istiyorsun ?
Are you high?
Ne içtin sen?
Are you high?
Delirdin galiba?
Are you high?
Kafan iyi mi senin?
Are you kidding?
Dalga mı geçiyorsun?
Are you kidding?
Şaka mı yapıyorsun?
Are you mad?
Çok kızdın mı? Cümle
Are you OK?
İyi misin?
Are you okay?
İyi misin?
Are you there?
Orada mısın? İsim
As you might imagine, …
Takdir edersiniz ki, … İsim
as you please
nasıl isterseniz
As you wish.
Öyle olsun.
As you wish.
Sen bilirsin.
As you wish.
Nasıl istersen.
As you would appreciate, …
Takdir edersiniz ki, … İsim
Can you beat that?
İnanabiliyor musun? Cümle
Can you beat that?
Aklın alıyor mu? Cümle
Can't you tell?
Görmüyor musun?
Can't you tell?
Anlamadın mı?
damn you!
Allah kahretsin! Gözün kör olsun! Vay utanmaz vay!
Did you understand?
Anladın mı? İsim
Do whatever you want.
Ne yaparsan yap.
Don't you have …?
… yok mu? İsim
fly before you buy
kapış kapış gitmek Fiil
get along with you !
hadi canım sen de
get along with you !
atma
Glad you like it.
Beğendiğine sevindim.
Glad you mentioned it.
Hatırlattığın için teşekkür ederim.
Glad you mentioned it.
Söylediğin için teşekkür ederim.
Glad you mentioned it.
İyi ki söyledin.
go as you please
keyfi
go as you please
istenilen kıyafetle gidilen
go as you please
serbest
good for you ! Bravo
var ol !
here you are
işte buyrun
how are you ?
nasılsın
How are you doing?
Nasılsınız? Cümle
how do you do ?
nasılsın(ız)
How old are you?
Kaç yaşındasın?
I dare you!
Hodri meydan!
I feel for you.
Seni anlıyorum.
I miss you.
Özledim.
It's for you.
Telefon sana.
if you like
dilerseniz Zarf
if you like
isterseniz Zarf
if you like
dilersen Zarf
if you like
istersen Zarf
if you recall
hatırlarsanız Zarf
if you think you can do it
sıkı ysa (kaba)
Just so you know, ...
Bilginiz olsun, ... Zarf
Just so you know, ...
Aklınızda bulunsun, ... Zarf
Just so you know, ...
Haberin olsun, ... Zarf
know where you stand
birinin kendisi hakkındaki düşüncelerini bilmek Fiil
know where you stand
ne yapılması gerektiğini bilmek Fiil
know where you stand
bir durumda ne yapacağını bilmek Fiil
know where you stand
yapılması gerekenleri bilmek Fiil
know where you stand
birinin kendisi hakkında ne düşündüğünü bilmek Fiil
Look at you!
Bu halin ne?
Look at you!
Çok iyi görünüyorsun!
Look at you!
Çok kötü görünüyorsun!
look before you leap
birşeyi yapmadan önce düşünmek Fiil
lucky you!
İşin iş! İşlerin tıkırında! Ne talihli adamsın!
It was lucky you got here in time: İyi ki (talihin
varmış ki) tam vaktinde geldin.
may you live long
Allah ömürler versin
May you recover soon
geçmiş olsun !
next time you see ...
...'i bir daha gördüğünde Zarf
Nice seeing you again.
Ne zamandır görüşmemiştik.
Nice to meet you.
Tanıştığımıza memnun oldum.
pay as you go
kazandıkça ödemek Fiil
people you may know
muhtemelen tanıdığınız insanlar
right you are
(int) tamam
say you're sorry
af dilemek Fiil
say you're sorry
üzgün olduğunu söylemek Fiil
say you're sorry
özür dilemek Fiil
See you.
Görüşürüz.
Tell you what, ...
Biliyor musun, ...
Tell you what, ...
Birşey söyleyeyim mi, ...
Thank you.
Sağol.
Thank you.
Mersi.
Thank you.
Teşekkür ederim.
thanking you in anticipation
peşin teşekkürlerimizi bildirir
There you go.
İşte oldu.
What are you implying?
Ne demek istiyorsun?
what did you say
efendim
what did you say
ne dedin ?
What do you mean?
Ne demek istiyorsun?
What do you think?
Sence?
What do you think?
Ne dersin?
What do you weigh?
Kaç kilosun?
What time you got?
Saatin kaç?
What's stopping you?
Ne duruyorsun o zaman?
whenever you are available
müsait olduğunuzda Zarf
whenever you are available
uygun bir zamanınızda Zarf
whenever you are available
size uygun bir zamanda Zarf
whenever you are available
müsait bir vaktinizde Zarf
Where are you from?
Nerelisin?
Where are you?
Neredesin?
Where do you think?
Nerede olacaktı?
Where do you think?
Sence nerede olabilir?
Where were you?
Nerelerdesin?
Where were you?
Nerede kaldın?
Why do you ask?
Neden sordun?
Why do you think?
Sence neden?
Will you be quiet!
Susar mısın lütfen!
Will you be quiet!
Kes sesini!
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.