kendi kendine, kendi başına, bildiği gibi, bağımsızca. 
 on my own hook: kendi başıma, kendi kendime, bildiğim gibi.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kendi başına (yapmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uzaklaşmak, çekip gitmek, tası tarağı toplamak. 
 Tell him to sling his hook.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çekip gitmek, uzaklaşmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kayık kancası, çengelli uzun sırık.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çizme kancası/çekeceği.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kütük çengeli, kancalı kaldıraç: kütükleri tutmaya/devirmeye mahsus, ucunda hareket edebilir demir kanca 
 bulunan sırık şeklinde kaldıraç. 
 cant dog, peavey ile ayni anlama gelir.
                        
İsim                        
                     
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        olta takımı, 2-3 çengelli olta.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini zor bir durumdan kurtarmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kovulmak, işinden atılmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ağız kancası: iki kanatlı sineklerde çene yerine geçen kanca gibi ağız çıkıntısı.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (sıkıntıdan/sorumluluktan/müşkül durumdan) kurtulmuş, ferahlamış. 
 be/get off the hook: kurtulmak, ferahlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) mecbur, zorunlu, işin içinde, işe karışmış/kendini kaptırmış, (b) kasten geciktirilen, beklemekte, hali intizarda.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (politika) yeni perspektif
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çeki kancası
                        
İsim, Ulaşım                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        merdivenli itfaiye kamyonu. 
 hook-and-ladder truck ile ayni anlama gelir.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) çengel ile tutturmak, çengele takmak, kancalamak, kopçalamak, bağlamak, (b) 
 hook up to: (bir 
 cihazı) güç kaynağına bağlamak, (c) (mekanizmayı) takıp takıştırmak, monte etmek.
                        
                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tamamıyla, kâmilen, büsbütün, olduğu gibi. 
 He fell for the story, hook, line and sinker: Hikâyeye tamamıyla aldandı/kandı.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ne yapıp yapıp, herhangi bir şekilde, allem edip kallem edip.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ne yapıp yapıp, bir yolunu bulup, allem edip kallem edip. 
 The swindler got the old lady's money by  hook or by crook: Dolandırıcı allem etti kallem etti, ihtiyar kadının parasını aldı.
                        
                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        herşeye başvurarak, her türlü araçla, ne yapıp yapıp, doğruluk veya hile ile, allem edip kallem edip.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        herşeye başvurarak, her türlü araçla, ne yapıp yapıp, doğruluk veya hile ile, allem edip kallem edip.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        aslını araştırmadan olduğu gibi kabul etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tüymek, sıvışmak, kaçmak, kirişi kırmak.