vurup devirme, yıkma, yere vurma, nakavt. 
 He won the fight by a knockout.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        devrilme, yıkılma, yere serilme.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        devirici/yıkıcı vuruş/darbe.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok başarılı, çok güzel, göz kamaştırıcı. 
 You really look a knockout in your dress.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (beyzbolde) topa iyi vuruşlar yaparak karşı oyuncuyu yerinden çıkarmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini bayıltıncaya kadar dövmek, pestilini çıkarmak, 
 argo canına okumak.  
I will knock the  daylights out of you: Senin canına okuyacağım.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kıyasıya dövmek, temiz bir dayak çekmek, eşek sudan gelinceye kadar dövmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        takatini tüketmek, bütün gücünü harcamak, bitap düşmek, dermansız/güçsüz kalmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iyice dövmek ya da ağır yenilgiye uğratmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sadece hafta aşırı çalışmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok şaşırtıcı kişi ya da şey
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        altüst etmek, başarısızlığa/akamete uğratmak. 
 Her refusal has knocked the bottom out of my plans.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir davayı her yönden çürütmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin kibrini bozmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) birinin pestilini çıkarmak, (b) hurdaya çevirmek. 
 That sickness really knocked the stuffing out  of me. (c) 
 mec. birinin burnunu kırmak.