(a) bıçak üstünde, geleceği/sonucu hakkında son derece endişeli. 
 He was on a knife-edge about the  examinations. (b) sonu meçhul/şüpheli, kritik durumda, kararsız. 
 balanced on a knife-edge: son derece şüpheli. 
 The success or failure of the plan was balanced on a knife-edge: Plânın başarılı olup olmayacağı son derece şüpheli idi.