Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. (birşeyin sonucu olarak) meydana gelmek, sonucunu doğurmak, birlikte vaki olmak, birbirini izlemek, gerektirmek.

    The increase of traffic that comes with new roads.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

the perks that come with job
işin avantajları İsim
come across with
gerektiğinde bilgi veya para sağlamak Fiil
come across with something
birşeyle imdada yetişmek Fiil
come across with something
birşey sağlamak Fiil
come along with me
benimle gel
come away with something
birşey edinerek ayrılmak Fiil
come away with something
kafasında birşeyle çıkmak Fiil
come away with something
birşey alarak çıkmak Fiil
come away with something
birşey edinerek çıkmak Fiil
come back at with sb
birine ters cevap vermek Fiil
come down with
(a) (hastalığa) yakalanmak/tutulmak, müptelâ olmak.
I think I'm coming down with a cold: Galiba
nezle oluyorum/nezleye yakalanıyorum.
come down with a run
(fiyatlar) düşmek Fiil
come down with something
bir hastalığa yakalanmak Fiil
come down with something
hastalanmak Fiil
come home with the milk
bütün gece eğlenip şafak vakti eve dönmek.
He came home with the milk.
come in rapport with sb
biriyle ilişki kurmak Fiil
come in with
bir firmaya katılmak Fiil
come into antagonism with sb
biriyle fikren çatışmak Fiil
come into collision with
çarpışmak Fiil
come into conflict with sb
biriyle çatışmak Fiil
come into contact with
temas etmek Fiil
come into contact with sb
biriyle temasa geçmek Fiil
come into line with
uymak Fiil
come into line with
hizaya girmek Fiil
come off with flying colours
parlak başarı elde etmek Fiil
come off with it
doğru olmadığını bildiği şeyleri söylemek Fiil
come out into the open with one's plan
planlarını açıklamak Fiil
come out into the open with one's plans
planlarını açıklamak Fiil
come out of an affair with honour
bir işten alnı açık çıkmak Fiil
come out with
(a) söylemek, ağzından kaçırmak, birdenbire söze karışmak, pat diye söyleyivermek, itiraf etmek.
Bill
came out with a foolish remark which annoyed his old uncle. (b) yayınlamak, piyasaya çıkarmak, halkın yararlanmasına sunmak.
We're going to come out with a great dictionary next year.
come out with something
birşey öne sürmek Fiil
come out with something
birşey ortaya atmak Fiil
come out with something
birşey söylemek Fiil
come right out with something
birşeyi pat diye söylemek Fiil
come right out with something
birşeyi söyleyivermek Fiil
come right out with something
birşeyi pattadanak söylemek Fiil
come through with something
birşeyi sağlamak Fiil
come through with something
ihtiyaç duyulan birşeyi sağlamak Fiil
come through with something
birşeyi yetiştirmek Fiil
come to a subject with ready made ideas
bir konuya hazır fikirlerle yanaşmak Fiil
come to an agreement with sb
biriyle anlaşmak Fiil
come to an arrangement with one's creditors
alacaklılarıyla anlaşmaya varmak Fiil
come to an explanation with sb
biriyle bir anlaşmaya varmak Fiil
come to an understanding with sb
biriyle anlaşmaya varmak Fiil
come to grips with
(a) ciddiyetle ele almak, işe ciddiyetle sarılmak, (b) (güreşte) rakibini sımsıkı yakalamak.
come to grips with
(a) rastlamak, karşılaşmak, (b) kavgaya/mücadeleye tutuşmak.
come to grips with the enemy: düşmanla
kapışmak.
The two enemies came to grips.
come to terms with ...
... ile yüzleşmek Fiil
come to terms with a difficult situation
güç bir duruma hâkim olmak Fiil
come to terms with one's creditors
alacaklılarıyla anlaşmaya varmak Fiil
come to terms with one's creditors
alacaklılarıyla anlaşmak Fiil
come to terms with one's creditors
alacaklılarıyla uzlaşmak Fiil
come to terms with sb
anlaşmaya varmak Fiil
come to terms with sb
biriyle geçinmek Fiil
come to terms with the past
geçmişle yüzleşmek Fiil
come up with
(a) (birine) yetişmek, yaklaşmak.
I came up with them as they were turning the corner: Köşeyi
dönerken onlara yetiştim. (b) temin/tedarik etmek, sağlamak, (c) (plan, cevap, bir soruna çözüm vb.) bulmak, takdim/teklif etmek, öne sürmek, ortaya atmak.
We weren't able to come up with any new suggestion. He came up with a better idea.
come up with a theory
teori ortaya atmak Fiil
come up with a z
bir teori ortaya atmak Fiil
come up with an answer
bir şeye cevap bulmak Fiil
come up with evidence
delil ortaya çıkarmak Fiil
come up with something
düşünmek Fiil
come up with something
para bulmak Fiil
come up with something
para denkleştirmek Fiil
come up with something
fikir bulmak Fiil
come up with something
ortaya atmak Fiil
come/get to grips with
ciddî bir şekilde ele almak, ciddî olarak uğraşmak/halle çalışmak/üzerine eğilmek.
The speaker talked
a lot, but never really got to grips with the subject.
have come down with a run
(fiyatlar) birden düşmek Fiil
have good opportunity to come into contact with all sorts of people
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak Fiil
have opportunity to come into contact with all sorts of people
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak Fiil
substances and materials intended to come into contact with fooodstuffs
gıda ile temas eden madde ve malzemeler İsim, Gıda ve Mutfak
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.