Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil temas etmek
  2. Fiil değinmek
  3. Fiil bahsetmek
  4. Fiil işini görmek
  5. Fiil icabına bakmak
  6. Fiil müşterisi olmak
  7. Fiil dokunmak
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

(matter) for the police to deal with
karakolluk
case difficult to deal with
halli güç vaka
hard to deal with
baş edilmesi güç
to be pleasant to deal with
onunla iş yapmak zevk
trying person to deal with
ömür törpüsü adam
deal with ...
...'i tartışmak Fiil
deal with ...
...'i ele almak Fiil
deal with a case
bir davayı karara bağlamak Fiil
deal with a case upon its merits
bir konuda taraf tutmadan karar vermek Fiil
deal with a culprit
bir suçlunun cezasını vermek Fiil
deal with a difficulty
bir güçlüğü halletmek Fiil
deal with a grievance
bir şikâyetin icabına bakmak Fiil
deal with a grievance
bir şikâyeti halletmek Fiil
deal with a party leader
bir parti başkanı ile gizli anlaşma yapmak Fiil
deal with a problem
bir sorunu çözümlemek Fiil
deal with a request
bir ricanın çaresine bakmak Fiil
deal with a request
rica çaresine bakmak Fiil
deal with a riot
bir isyanı bastırmak Fiil
deal with a riot
isyanı bastırmak Fiil
deal with a subject
bir konu üzerinde çalışmak Fiil
deal with a supplier on the spot
bir firma ile peşin ödeme karşılığı anında teslim anlaşması imzalamak Fiil
deal with an application
bir başvurunun gereğini yapmak Fiil
deal with an order
bir siparişi karşılamak Fiil
deal with an order
bir siparişi yerine getirmek Fiil
deal with sb
birinin icabına bakmak Fiil
deal with someone
biriyle uğraşmak Fiil
deal with someone
biriyle iş yapmak Fiil
deal with someone
biriyle başa çıkmak Fiil
deal with someone
biriyle ticaret yapmak Fiil
deal with someone according to his deserts
birine liyakatına göre davranmak Fiil
deal with something
birşeyin ticaretiyle uğraşmak Fiil
deal with something
birşeyle başa çıkmak Fiil
deal with something
birşeyi alıp satmak Fiil
deal with something
birşeye dayanmak Fiil
deal with something
birşeyi çözmeye çalışmak Fiil
deal with something
birşeyle uğraşmak Fiil
deal with something
birşeyi ele almak Fiil
deal with something
birşeyle ilgilenmek Fiil
deal with the disorders in the capital
başkentteki karışıklıkları halletmek Fiil
deal with the most urgent things
en acil şeylerle uğraşmak Fiil
deal with/in
ilgilenmek, incelemek, ele almak, alâkadar olmak, uğraşmak, meşgul olmak, başa çıkmak.
There are too
many problems for us to deal with: Uğraşacak pek çok sorunumuz var.
Botany deals with the study of the plants.
Children are tiring to deal with: Çocuklarla uğraşmak yorucu bir iştir.
How do you deal with a drunken man?: Sarhoş bir adamla nasıl başa çıkılır?
I'll deal with you later
sana sonra göstermek ririm
make a deal with sb
biriyle anlaşmak Fiil
person authorized to deal with official appeals
merci ı
deal at arm's length with sb
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak Fiil
deal at arm's length with sb
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
deal fairly with sb
birine karşı adil davranmak Fiil
deal harshly with sb
birine sert davranmak Fiil
deal promptly with
acele halletmek Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.