başını taştan taşa vurmak, imkânsız olan işe girişmek, çıkmaza saplanmak, başı belaya girmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zararları yüzünden büyük sıkıntıya düşmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) son hızla koşmak/ilerlemek, (b) çok iyi başarmak, bütün yeteneklerini göstermek, en yüksek dereceye ulaşmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (beyzbolde) başarılı vuruş.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok zarar /hasar görmek, sarsılmak, büyük sarsıntıya uğramak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iç alan vuruşu, topu iç alanda bırakan vuruş.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        single ile ayni anlama gelir. (beyzbolde) oyuncuyu birinci kaleye ulaştıran vuruş.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        film ya da piyesin tutulması
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hâsılat rekoru kıran film
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (beyzbolde) çifte vuruş, ikinci kaleye ulaştıran vuruş.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        beklenmedik/ânî bir hareketle (birisini) yenmek/şaşırtmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        zayıf noktasından yakalamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yeni bir seviyeye erişmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kaza yaptıktan sonra kaçanın ödediği ceza
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vurup kaçan askeri baskın
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vurup kaçan şoförün çarptığı kişi
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        doğrudan politikacılara saldırı
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) haksızlık/kalleşlik etmek, (b) (boksta) kurallara aykırı davranmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        şaşırtmak, hayran/meftun etmek, çok iyi etki bırakmak. 
 Lisa hit Joe between the eyes the moment he saw her.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        daha iyi bir fiyatı beklemek yerine
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        satıcının satın alanın teklif ettiği fiyatla satışı hemen gerçekleştirmesi
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) azalmak, en düşük düzeye ulaşmak, (b) en zor/müşkül/fena duruma düşmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        to hit his friend for ten dollars: arkadaşından 10 dolar koparmak. I hit him a raise: Ondan maaşıma zam istedim.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        pireyi gözünden vurmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tam isabet kaydetmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iyi geçinmek, uyuşmak, anlaşmak. 
 Bob hit it off with his new new neighbor right away.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ortadan kaldırılması kararlaştırılmış kişiler ya da projeler listesi
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        icabına bakılacak olanlar listesi
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cinayet işlemesi için parayla tutulmuş adam
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        doğru sözcüğü bulmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rastlamak, rastgele/tesadüfen bulmak, tesadüfen isabet ettirmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rastgele, tesadüfî, sonunu düşünmeden, dikkatsizce, lâkaydane, sonu ne olursa olsun, ne çıkarsa bahtına, ya herru ya merru.
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yumruklamak, yumruk vurmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        en çok sevilen şeyler (şarkılar vb.).
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        isabet oranı
                        
İsim, Askerlik                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        rekor düzeylere çıkmak
                        
Fiil, Ekonomi                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin hoşuna gitmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        can damarına basmak, en zayıf yerinden vurmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok iyi tasvir/tavsif etmek, hicvetmek, taklidini yapmak, süratle/ustalıkla yapmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        suikast timi
                        
İsim, Askerlik                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) kafayı çekmek, aşırı içmeyi âdet edinmek, (b) sarhoş olmak, kafayı tütsülemek. 
 He hits the bottle  whenever things become a bit difficult: İşler biraz zorlaşınca kafayı tütsüler.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        asıl meseleye dönmek, en önemli konuyu ele almak, 
 argo bam teline basmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tam on ikiden vurmak
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) (yataktan) kalkmak/fırlamak, (b) yere yıkılmak/yuvarlanmak/düşmek/çökmek, (c) harekete geçmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (yataktan) kalkmak, işe koyulmak, çalışmaya başlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yere kapanmak, (ateşten korunmak için) kendini yere atmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (düşman ateşinden korunmak için) yere yatmak, kendini yere atmak. 
 We hit the dirt the moment we heard the machine gun fire.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dile düşmek, (gazetelere) haber konusu olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        en önemli hususlara değinmek, en önemli yerlere gitmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        büyük ikramiyeyi kazanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ânide/beklenmedik başarıya/servete vb. kavuşmak, büyük ikramiyeyi kazanmak, 
 mec. turnayı gözünden vurmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) turnayı gözünden vurmak, aşığı çik durmak, (b) başına devlet kuşu konmak, talihi yaver olmak, (c) 
 büyük ikramiye kazanmak, (d) çok büyük başarı kazanmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) doğru/isabetli olmak, hedefe isabet ettirmek, (b) başarmak, amaca ulaşmak, muvaffak olmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (yerden göğe kadar haklı olmak, (fikir/söz/karar) isabetli/yerinde olmak, tam bilmek, tam isabet ettirmek. 
 
 The solution he proposed hit the nail on the head: Önerdiği çözüm çok isabetli idi.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        taşı gediğine koymak, tam isabetli/yerinde söz söylemek, tam doğrusunu söylemek/yapmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çılgınca neşeli hayat yaşamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (esrar) çubuk tüttürmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sözleri uygun düşmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yola koyulmak, yola çıkmak, seyahate başlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yük treninde bedava yolculuk etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tepesi atmak, son derece öfkelenmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çok öfkelenmek, tepesi atmak, küplere binmek. 
 When his father saw the condition of the car, he hit the roof.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ayyaş olmak, içkiye düşmek, sürekli olarak çok içki içmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (yiyecek, içecek vb.) tam doyurmak, tatmin etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        tam isabet ettirmek, ihtiyaca tam cevap vermek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        halkın hoşuna gitmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vizyona girmek
                        
Fiil, Sinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vizyona girmek
                        
Fiil, Sinema                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        en yüksek değerlere erişmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        para kazanmak için bir yol bulmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        düşkünezenlik etmek, düşene bir tekme de kendisi vurmak. 
 Kick him down: Vur abalıya!
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mukabele etmek, intikam almak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeye rastgele kalkışmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (muvakkaten) talihi ters gitmek.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir türlü birbirlerine ısınmamış olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        Karavanaya attı/isabet ettiremedi/boşa salladı.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iyi izlenim bırakmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        iyi tesir bırakmak, başarı kazanmak, turnayı gözünden vurmak. 
 She likes you, you've made a hit.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        marşandiz treninde cer çubuğuna asılarak beleş seyahat etmek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (beyzbol) takım arkadaşları ilerlesin diye topa yavaş vuruş.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kaza yapıp kaçan kişiye karşı savcılık tarafından dava açılması