Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. suçlu, kabahatli, sorumlu.
    He is (greatly) to blame: (Bütün) suç onda/kabahat onun.
    I am to
    blame for his lateness: Gecikmesinden ben sorumluyum/Gecikmesine ben sebep oldum/Benim yüzümden gecikti.
    I am not to blame: Suç bende değil/Benim suçum/kabahatim yok.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

be equally to blame
(sigorta) her iki tarafta da kusur bulmak Fiil
both to blame
(sigorta hukuku) her iki tarafın da suçlu olması
he is to blame
kabahat onda
I'm not to blame
suç bende değil
to be equally to blame
ayıplama
both to blame collision clause
her iki tarafın da suçlu olduğu çarpışma klozu
ascribe the blame for something to sb
bir şeyin suçunu birine atfetmek Fiil
ascribe the blame for something to sb
bir şeyin sonucunu birine yüklemek Fiil
attach the blame to someone for sth
kabahati birine yüklemek Fiil
attribute the blame for something to sb
bir şeyin suçunu birine atfetmek Fiil
to bear the blame
kabahati üzerine almak.
to lay/put the blame on someone
kabahati birinin üzerine atmak, birini kabahatli bulmak.
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.