Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. iz, eser, nişan, emare.
  2. ayak/tekerlek izi.
  3. yol, patika, keçiyolu.
  4. yöntem usul, yol.
    He couldn't solve the problem because he started out on the wrong track: Soruyu
    çözemedi, çünkü yanlış yol tuttu.
  5. koşuyolu, yarışlık, pist.
  6. Spor atletizm, koşma, atlama ve atma.
  7. Otomobil en, tekerlek aralığı,
    tank palet, tırtıl.
  8. hat, ray.
  9. Bilişim iz: mıknatıslı kuşak ya da davul gibi veri saklama ortamlarında veriyi oluşturan imlerin dizildiği ikili gözeler dizisi.
  10. (olay/fikir vb.) seri, dizi, silsile.
  11. Sinema kaydırmalı çekim, kuşak, ses imi, ses yolu, TV izi.
  12. izlemek, takip etmek.
  13. izini aramak.

  14. track up/on: (a) geçmek, yürümek, iz bırakmak/yapmak.
    Don't track up my clean floor with your
    muddy shoes! (b) ayak izi vb. bırakmak, ayağı ile taşımak.
    The dog tracked mud all over the living room rug: Köpek oturma odasının halısında çamurlu ayak izleri bıraktı.
    The children tracked snow into tha house: Çocuklar ayaklariyle karı içeriye taşıdılar.
  15. ray döşemek.
  16. (dişliler vb.) bir hizada/karşı karşıya olmak.
  17. (tekerlekler vb.) belirli bir açıklıkta/mesafede olmak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

cover up one's track
izini belli etmemek/gizlemek/örtmek, gizlice/sezdirmeden yapmak.
Everything's on track.
Herşey yolunda. Cümle, Deyim
Everything's on track.
Herhangi bir sorun yok. Cümle, Deyim
Everything's on track.
İyilik sağlık. Cümle, Deyim
in one's track
olduğu yerde.
The criminal stopped in his tracks when the door opened behind him.
in/on someone's track
birinin izinde, peşinde.
The police is on the criminal's track and hope to catch him soon.
(sports) finish line on a running track
varış hattı
(sports) running track
pist
alternate track
yedek iz Bilgi Teknolojileri
arrival track
geliş peronu
arrivals arrival track
gelişler geliş peronu
be born on the wrong side of the track
(US) asosyal bir çevreden gelmek Fiil
be off the beaten track
normalden sapmak Fiil
be off the beaten track
alışılmamış yoldan gitmek Fiil
be off the beaten track
sapa düşmek Fiil
be off the track
yanlış yolda olmak Fiil
be on sb's track
birinin izinde olmak Fiil
be on the wrong track
yanlış iz üzerinde olmak Fiil
beacon track
yol radyo farı
bit track
bit izi
body track
demiryolu makası. İsim
car track
otomobil lastik izi
cinder track
kül veya cürufla kaplı yarış yolu.
classification track
tren manevra alanı
cycle track
bisiklet yolu
dead track
kör hat
departure track
gidiş peronu
dirt track
kül dökülmüş yarış yolu
diverge from the beaten track
her zaman herkesin gittiği yoldan başka yola sapmak Fiil
double track
çift hatlı (demiryolu).
effects track
televizyon ya da radyo programı için ses efektleri kayıt bandı
fast track
(a) kuru ve sert yarış yolu, (b) ekspres trenlere mahsus demiryolu. İsim
flight track
uçuş pisti
fly the track
raydan çıkmak Fiil
follow sb's track
birinin izinden gitmek Fiil
foot track
patika
half track
önü tekerlekli arka tarafı paletli araç
hen track
eciş bücüş el yazısı, okunmaz yazı. İsim
industrial track
fabrika peronu
inside track
(a) iç yol, yarış pistlerinden iç tarafta olan, (b)
k.d. üstünlük, faikiyet, elverişli/avantajlı
durum.
Have the inside track: üstün/elverişli durumda olmak.
jump the track
raydan çıkmak, yoldan sapmak, geçmek, atlamak.
keep someone on the track
bir şeyden birine muntazaman haber vermek Fiil
keep track
haberdar olmak Fiil
laugh track
gülme sesleri kaydedilmiş ses bandı
leave the beaten track
normal yoldan ayrılmak Fiil
leave the track
(tren) raydan çıkmak Fiil
loading track
yükleme peronu
lose track
şaşırmak Fiil
magnetic track
sinema filminin kenarındaki ses kaydının yapıldığı şerit
main track
ana hat
mine track
maden nakliye yolu
motorcycle track
motosiklet pisti
motorcyle track
motosiklet pisti
motor-racing track
araba yarış pisti
multiple sound track
stereofonik ya da kuadrofonik ses elde etmek için kullanılan bir grup ses bandı
musical track
üzerinde fon müziği kaydı bulunan film ya da video bandı
nerve track
sinir yolu: beyinde ve belkemiğinde sinirlerin geçtiği yer. İsim
off the beaten track
sapa
off the track
hattan çıkmış, konudan ayrılmış.
be off the track: konudan ayrılmak, yoldan çıkmış olmak, iz üzerinde
olmamak.
throw someone off the track: birine izini kaybettirmek, takibinden kurtulmak.
on a fast track
hızlı gelişme yolunda, normalden çok çabuk ilerleyen/terfi eden, işi yolunda giden.
an executive on a fast track.
on the fast track
hızlı gelişme yolunda, normalden çok çabuk ilerleyen/terfi eden, işi yolunda giden.
an executive on a fast track.
on the right track
doğru yolda
on the right/wrong track
doğru/yanlış yolda.
put someone on the right/wrong track: birisini doğru/yanlış yola yöneltmek/sevketmek,
doğru/yanlış yolu göstermek.
on the right/wrong side of the tracks: zengin/fakir mahalleden, 34
single track: tek hatlı, tek yönlü.
a one track mind =
single track mind: aymazlık, gözü bağlılık, gafillik, dar görüş, saplantı, fikri sabit.
on the track
konu ile ilgili, izi üzerinde.
be on the track of: … in izi üzerinde olmak.
on the wrong track
yanlış iz üstünde
optical track
enindeki sinema filminin kenarındaki optik yollarla üzerine seslerin kayıt edilmiş olduğu ses şeridi
optical track
en az 10 mm
out of track
yoldan sapmış, konudan ayrılmış.
put on a profitable track
kâr yoluna sokmak Fiil
race track
koşu yolu, yarış pisti, herhangi bir yarışın yapıldığı yol. İsim
racing track
koşu yolu
railroad track
tren peronu
railway track
hat
side track
yan hat
single track
tek yol
sound track
ses kuşağı, ses yolu: üzerine ses saptanmış optik/mağnetik kuşak. İsim
speed track
hız yapılan yol
spur track
demiryolu şube hattı
storage track
şube hattı
switching track
manevra peronu
take the back track
dönüş yolculuğuna başlamak Fiil
taxi track
rule (taksi) yolu
taxi track
taksi yolu
team track
yükleme boşaltma peronu
test track
deneme hattı
test track
deney parkuru İsim, Ulaşım
the beaten track
işlek/herkesin yürüdüğü yol.
tyre track
araba lastiği izi
wagon track
vagon rayı
track (of a vehicle
palet
track a desert
bir çölü geçmek Fiil
track and field
kapalı ve açık hava sporları. İsim
track ball
İztopu Bilgi Teknolojileri
track clearer
(demiryolu) kar küreme aleti
track costs
ray bakım masrafları İsim
track down
izleyerek bulmak/keşfetmek, izinden gidip yakalamak.
to track down a killer.
track down a fugitive
kaçağın izini sürmek Fiil
track down a reference
bir referansı arayıp bulmak Fiil
track down sb
birini izleyerek bulmak Fiil
track gauge
tekerlek balans ayarı
track in/out
öne/arkaya kaydırmak.
track maintenance
ray bakımı
track meet
atletizm karşılaşması.
track of a comet
kuyrukluyıldızın kuyruğu İsim, Astronomi
track of a ship
bir geminin rotası İsim
track of a spacecraft
bir uzay gemisinin yolu
track parabolik
palet
track record
yarış sonuçları. İsim
track record
başarı, bir alandaki uğraşmaların sonucu.
The track record of economists recently has been disappointing. İsim
track scale
baskül
track shoe
kabaralı ayakkabı.
track through the forest
orman patikası İsim
track wear
ray aşındırma
track width
iz genişliği İsim, Ulaşım
come round the track again
arzı endam etmek Fiil
follow sb's track through the snow
karda birini izlemek Fiil
full- track vehicle
tırtıllı işletme düzenli araç
have a long track record
uzun yıllar deneyimi olmak Fiil
have a single track mind
tek bir şeyle ilgilenen bir zihne sahip olmak Fiil
keep track of
dikkatle izlemek, izini yitirmemek, ilişkiyi sürdürmek, devamlı bilgi edinmek.
keep track of someone:
birisini gözünden kaçırmamak/peşini bırakmamak/dikkatle izlemek.
keep track of
izlemek, takip etmek, haberdar olmak. Fiil
keep track of a matter
bir meseleyi hep göz önünde tutmak Fiil
keep track of a matter
bir meselenin arkasını bırakmamak Fiil
keep track of costs
masrafları izlemek Fiil
keep track of new publications
yeni yayınları izlemek Fiil
keep track of the current events
günlük olayları izlemek Fiil
lose track of
izini yitirmek/kaybetmek, bağlantıyı kaybetmek, kaydını tutmamak.
lose track of sth
bir şeyin izini kaybetmek Fiil
off the beaten track /path
(a) sapa, ücra, tenha, tanınmamış.
Let's go somewhere off the beaten track this summer. (b) görülmedik,
yeni, eşi az bulunur, nadir.
We ate at a restaurant off the beaten track.
one- track mind
israrcı
one- track mind
inatçı
race track operator
yarış acentesi
race track operator
müşterek bahisleri toplayan
strike the track of sb
birinin izini bulmak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.