Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. sebep, neden.
    What was the cause of the accident? He has no cause to be angry. There's no cause for
    anxiety.
    first cause: asıl neden.
  2. vesile.
    This news was the cause of rejoicing.
  3. Felsefe neden, illet: bir şeyi etkileyen, oluşturan, doğuran şey.
  4. Hukuk (a) dava, (b) dava konusu, davaya yol açan olay.
  5. gaye, amaç, hedef, maksat, güdülen dava.
    The Socialist cause.
    final cause: asıl/son gaye.

    with good cause: iyi bir maksatla, haklı olarak.
    to work in a good cause: iyi bir maksatla/iyi bir amaç uğrunda çalışmak.
    in the cause of justice: adalet uğruna.
  6. gerekçe, âmil, saik.
    There is no cause for complaint.
  7. tartışma konusu, münazaa/ihtilâf konusu.
  8. (çözülecek sorun olarak) toplumsal refah.
    Liberal support for the cause of American Negro.
  9. sebep olmak, sebebiyet vermek, mucip olmak, (sonucunu) doğurmak, tevlit/hasıl/intaç etmek. (Yardımcı
    eylem olarak ettirgen eylem yapımına da yarar).
    to cause someone to do sth.: birine birşey yaptırmak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

cause one's teeth chatter
zangırdatmak Fiil
cause-and-effect relationship
sebep-sonuç ilişkisi İsim
cause-and-effect relationship
neden-sonuç ilişkisi İsim
desert one's wife without cause
sebepsiz yere karısını terk etmek Fiil
fight for one's cause
(bir kimsenin) inancı uğruna savaş vermek Fiil
fight for one's cause
gayesi uğruna savaşmak Fiil
gain one's cause
davasını kazanmak Fiil
gain one's cause
amacına erişmek Fiil
get a lawyer to plead one's cause case
davasına bakmak için bir avukat tutmak Fiil
give one's mite for a good cause
karınca kararınca yardım etmek Fiil
person who risks one's life for a cause
fedai
plead one's cause
kendi davasını kendi savunmak Fiil
adequate cause
yeterli neden
adequate cause
ceza hukukunda kışkırtmak için yeterli neden
bottom cause
esas neden
'cause
because Bağlaç
challenge for cause
hâkimin veya jüri üyesinin tarafsızlığına engel olabilecek bir nedenden reddi
colourable cause
kandırıcı
colourable cause
aldatıcı neden
commercial cause
ticarete konu olan mal ve senetler hakkında açılan dava
commercial cause
ticaret davası İsim
common cause
ortak sonuç
common cause
ortak gaye
concurrent cause
tali sebep
concurrent cause
tâli sebep
concurrent cause
ortak sebep
contributing cause
etmen
damage cause
zarar sebebi
desert a cause
bir davadan vazgeçmek Fiil
determine a cause
bir davayı karara bağlamak Fiil
determining cause
belirleyen neden
determining cause
belirleyici neden
direct cause
dolaysız neden
discharge without cause
haksız yere işten çıkarma
efficient cause
sonucu oluşturan neden
efficient cause
müessir sebep
efficient intervening cause
ilk nedenden sonra ortaya çıkıp sonuç üzerine etkili olan neden
embrace sb's cause
birinin davasını benimsemek Fiil
equitable cause
Akitten veya hukuk kaidelerinden doğmayıp, adalet ve eşitlik kaidelerine dayanan dava İsim, Hukuk
fair cause
haklı sebep
famous cause
sansasyon yaratan dava
final cause
son gaye
first cause
ilk neden: Aristo felsefesinde müsebbibi evvel. İsim
first cause
Allah, Cenabı Hak. İsim
good cause
makbul sebep
good cause
geçerli neden
good cause
hukuken geçerli neden
immediate cause
dolaysız neden
immediate cause
makul sebep
immediate cause
en yakın neden
immediate cause
belirli bir sonucu doğuran en son neden
immediate cause
sonuç ile doğrudan doğruya nedensellik ilişkisi olan neden
instrumental cause
yardımcı neden
invalidating cause
fesih sebebi
invalidating cause
geçersiz kılan neden
joint cause
ortak dava
jurisdiction of the cause
madde itibariyle selahiyet
just cause
haklı sebep
lawful cause
kanuni neden
lawful cause
kanuni gerekçe
legal cause
hukuki sebep
living cause
şimdiki gerçek nedenler
lost cause
kaybedilmiş/ümitsiz dava, başarı olanağı bulunmayan girişim/atılım. İsim
lost cause
ümitsiz vaka İsim
lost cause
başarılı olması imkansız iş, durum veya kişi İsim
major cause
başlıca sebep
make common cause
ortak amaç edinmek Fiil
maritime cause
açık denizlerde vukua gelen ve bir ticaret aktinden doğan dava sebebi
moving cause
bir sonucu doğuran sebep
occasional cause
illet-i âdiye
occasional cause
vesile nedeni
of an undetermined cause
belirsiz bir nedenden
onerous cause
makul olmayan külfet
order to show cause
dava sebebi gösterme emri
petty cause
önemsiz dava
petty cause
küçük davalar
primary cause
esas neden
principal cause
esas
principal cause
temel neden
probable cause
muhtemel sebep, aleyhte delil.
procuring cause
ilk illet
procuring cause
bir sonucu doğuran neden
producing cause
bir sonuca neden olan ilk neden
producing cause
ilk illet
proximate cause
zararı doğuran sebep
proximate cause
en yakın sebep
proximate cause
müessir sebep
reasonable and probable cause
makul ve muhtemel sebep
reasonable and probable cause
inandırıcı sağlam nedenler
remote cause
uzak neden
remote cause
dolaylı sebep
removal without proper cause
birini sebepsiz işinden çıkarma
righteous cause
haklı neden
rightful cause
haklı mücadele İsim
root cause
temel sebep
secondary cause
ikinci derecede önemli olan şey
secondary cause
ikinci derecede önemli şey
short cause
seri muhakeme usulüyle bakılan dava
show cause
haklı (hukukî) sebep göstermek.
sufficient cause
yeterli neden
support a cause
bir davayı desteklemek Fiil
to call a cause
davaya celp etmek (mübaşirin adliye koridorunda davayı seslenmesi
ultimate cause
asıl sebep
unavoidable cause
önlenemeyecek neden
underlying cause
esas sebep
underlying cause
hikmet İsim, Din ve İnanç
uphold a cause
bir davayı desteklemek Fiil
without cause
nedensiz Zarf
without cause
nedensiz yere Zarf
without cause
durup dururken Zarf
cause (steam) to condense
teksif etmek Fiil
cause a damage
zarara neden olmak Fiil
cause a disadvantage
bir zarara sebep olmak, sakıncalı bir duruma meydan vermek Fiil
cause a riot
kargaşa çıkarmak Fiil
cause a scandal
rezalet çıkarmak Fiil
cause a vacancy
boşluk yaratmak Fiil
cause a war scare
savaş psikozu yaratmak Fiil
cause an obstacle
engel oluşturmak Fiil
cause anxiety
bunaltmak Fiil
cause anxiety
endişe vermek Fiil
cause books
(Br) mahkeme kararı defterleri İsim
cause causans
müessir sebep
cause célèbre
önemli dava, meşhur olan anlaşmazlık/ihtilâf. İsim
cause concern
kaygıya neden olmak Fiil
cause concern
kaygı uyandırmak Fiil
cause damage
hasar meydana getirmek Fiil
cause damage
hasar ika etmek Fiil
cause for complaint
esbabı mucibe
cause for impediment
engel nedeni
cause for leaving
terketme nedeni
cause for leaving
terk etme nedeni
cause for litigation
dava sebebi
cause grief
kederlendirmek Fiil
cause havoc
berbat etmek Fiil
cause havoc
çok zarar vermek Fiil
cause inconvenience to sb
birine zahmet vermek Fiil
cause lawyer
kendini bir davaya adamış hukukçu İsim, Hukuk
cause list
(Br) dava günlerini gösteren liste
cause list
duruşma listesi
cause list
dava listesi
cause losses
zayiat verdirmek Fiil
cause of accident
kaza nedeni
cause of action
bizatihi dava hakkı veren neden ya da olay
cause of action
dava hakkı
cause of action
dava sebebi
cause of acuse
dava hakkı
cause of death
ölüm nedeni
cause of divorce
boşanma nedeni
cause of impediment
engel nedeni
cause of injury
yaralanma nedeni
cause of the war
savaş nedeni
cause offense to ...
...'e zarar vermek Fiil
cause pain
acıtmak Fiil
cause panic
panik çıkarmak Fiil
cause pending
bakılmakta olan dava
cause prejudice
halel getirmek Fiil
cause regret
acındırmak Fiil
cause sb's fall
ayağını kaydırmak Fiil
cause someone alarm
birini telaşa vermek Fiil
cause someone pain
azap vermek Fiil
cause someone to abort
düşürtmek Fiil
cause someone to drop
düşürtmek Fiil
cause someone to fade
soldurmak Fiil
cause someone to groan
inletmek Fiil
cause someone to like
ısındırmak Fiil
cause someone to stumble
sürçtürmek Fiil
cause someone to suspect
şüphelendirmek Fiil
cause someone to urinate
işetmek Fiil
cause something to rattle
zangırdatmak Fiil
cause something to ricochet
sektirmek Fiil
cause suffering to
can yakmak Fiil
cause terror
dehşet vermek Fiil
cause the death of
götürmek Fiil
cause the ruin of
batırmak Fiil
cause to arise
doğurmak Fiil
cause to cough
gıcıklamak Fiil
cause to migrate
göçürtmek Fiil
cause to move forward
ilerletmek Fiil
cause to sin
günaha sokmak Fiil
cause trouble
sorun çıkarmak Fiil
cause trouble
fesat çıkarmak Fiil
a leading cause of ...
...'in önde gelen nedenlerinden biri İsim
give cause for
sebebi olmak Fiil
give cause for apprehension
neden bulmak Fiil
give cause for apprehension
korkmak için haklı neden bulmak Fiil
have cause to complain
şikâyete neden olmak Fiil
have cause to complain
şikâyete hakkı olmak Fiil
in the cause of
uğruna
justifiable cause for suspicion
kuşkulanmak için haklı neden
make common cause with ...
... ile işbirliği yapmak Fiil
revived cause of acuse
hükümden düşen bir hakkı ihya etmek Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.