çetin ceviz, dikkafalı, inatçı, anlaşmaya yanaşmayan/idaresi güç kimse, çetin/çatallı iş, müşkül mesele.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çamur çatlağı: çamur ve balçık kururken oluşan çatlak.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kum çatlağı: atların tırnağında görülen bir hastalık. 
 quarter crack ile ayni anlama gelir.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir çatlağı kapatmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir çatlağı doldurmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (okumak için) kitabı açmak. 
 not to crack a book: kitabın kapağını açmamak, ders çalışmamak.  
a  student who didn't one book all year.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şarap şişesinin boynunu kırarak açmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (bir evi) soymak, hırsızlık yapmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (hırsız) kasayı açmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        çarpmak. 
 The boy fell and cracked his head against the wall.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        sıkı tedbir almak, baskı yapmak, zor kullanarak bastırmak/sindirmek. 
 Police crack down on drunk drivers.
                        
                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        vergi kaçakçılığını önlemek
                        
Fiil, Muhasebe                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kıyamet alâmeti, kıyamet gününü bildiren işaret.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kıyamet, dünyanın sonu.
                        
İsim                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) 
 argo ruhî bunalım/sinir buhranı geçirmek, bunamak, (b)  
k.d. (arabayı) kazada paramparça/hurdahaş 
 etmek, kaza geçirmek, (araba) çarpmak, parçalanmak, (c) 
 argo gülmekten katılmak, katıla katıla gül(dür)mek, (d) 
 Brit. övmek, methetmek, (överek) göklere çıkarmak.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        nükte yapmak, nükteli söz söylemek.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        parmaklarını çıtlatmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başarı imkânı, bir iş yapıp bitirme imkânı/fırsatı. 
 Instead of making the government's job harder  the opposition should give them a fair crack of the whip.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cürme teşebbüs etmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        biriyle paylaşılacak kozu olmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kıyamet kopması, dünyanın sonu. 
 until the crack of doom: kıyamete kadar.