Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Sıfat yassı, düz.
    as flat as a pancake: yamyassı.
    flat land: düz arazi, düzlük.
  2. Sıfat yüzüstü, sırtüstü, dümdüz.
    Lie down flat (on your back): Sırtüstü yat.
    to fall flat on one's
    face: yüzüstü düşmek/kapaklanmak.
  3. Sıfat (bir şeye) yaslanan/bitişik.
    flat against the wall: duvara yaslanan/bitişik.
  4. Sıfat yıkılmış, yere yatmış/serilmiş, yer ile yeksan (olmuş), yıkık, harap.
    The storm left the trees flat.
    The earthquake laid the whole city flat.
  5. Sıfat yayvan, derin veya kalın olmayan.
  6. Sıfat yayılmış, serilmiş, açılmış.
  7. Sıfat (a) (lâstik) patlak, patlamış, sönük, sönmüş, çökmüş.
    flat tire. (b) (batarya) boşalmış, şarjsız.
  8. Sıfat kesin, kat'î, mutlak, düpedüz, açık, vazıh, olumlu, müspet.
    a flat denial/refusal.
    That's flat:
    (a) Açık ve kesindir/şüphe götürmez. (b) İşte okadar! Vesselam! Son sözüm budur!
  9. Sıfat maktu, değişmez.
    a flat price.
    flat rate: tek fiyat.
  10. Sıfat tatsız, yavan, durgun, ilginç değil.
    Everything seems so flat since you left.
    I was feeling
    rather flat: Hiç neşem yoktu.
  11. Sıfat bayat, tatsız, lezzetsiz.
    flat food.
  12. Sıfat (içecek) gazı uçmuş, köpüğü dağılmış, köpüksüz.
    Your beer's gone flat while you were telephoning.
  13. Sıfat saçma, manasız, maksatsız (söz, şaka).
  14. Sıfat (piyasa) durgun, hareketsiz.
    The market is flat.
  15. Sıfat (resim) (a) sathî, derinlik hissi vermeyen, (b) renk nüanslarından yoksun, (c) donuk, mat.
    a flat yellow.
  16. Sıfat (ses) boğuk, yeknesak.
  17. Sıfat, Müzik bemol.
    A flat, B flat, C flat
    etc. A flat is semitone lower than A natural.
  18. Sıfat, Gramer eksiz, ek almadan ve şekil değiştirmeden türetilmiş. Örnek:
    brush'tan (fırça)
    to brush
    (fırçalamak) fiilinin türetilmesi; -
    ly ekini almadan belirteç olarak kullanılan sıfatlar:
    fast, slow, cheap vb. gibi.
  19. Sıfat, Fonetik yumuşak sesli.
  20. İsim düzlük, düz yer.
    flat race: düz yerde yarış.
    on the flat: düzlükte, düz arazide.
    I can
    walk 5 km. an hour on the flat.
  21. İsim
    flats: düz/ökçesiz/alçak topuklu kadın ayakkabısı.
  22. İsim düz taraf, düz yüzey, (el) aya).
    The front of an open hand is flat. The flat of his hand.
  23. İsim ova, düz arazi.
  24. İsim sığlık, bataklık.
  25. İsim, Müzik bemol işareti.
  26. İsim, Tiyatro sahne dekoru olarak kullanılan kumaş gerili çerçeve.
  27. İsim ince-geniş çocuk kitabı.
    a juvenile flat.
  28. İsim patlak otomobil lâstiği.
    Stop, I think we've got a flat!
  29. İsim
    platform ile ayni anlama gelir. (a) (iki güverte arasındaki) küçük güverte, (b) alçak/düz mavna, salapurya.
  30. İsim yassı (dikdörtgen kesitli) demir/çelik çubuk.
  31. İsim (tohumları filizlendirmekte vb. kullanılan) alçak (kenarlı) kutu, geniş kutu.
  32. İsim (futbol) hücum sahası.
  33. Fiil düzleş(tir)mek, yassılaş(tır)mak, yassıl(t)mak, düzeltmek, tesviye etmek.
  34. Fiil, Müzik (ses perdesini) yarım ton indirmek/kalınlaştırmak, belirli perdeden aşağı söylemek/çalmak.
  35. Fiil tadını kaçırmak, neşesini bozmak, neşesi kaçmak.
  36. Fiil düşmek, uzanmak, kapaklanmak
  37. Zarf düz/yatay durumda, dümdüz, yatay/ufkî olarak.
  38. Zarf açıkça, kesinlikle, kat'iyetle, kesin/kat'î olarak.
    (to be) flat broke: meteliksiz/beş parasız
    kalmak, meteliğe kurşun atmak.
    He told me flat that … : Bana kesinlikle dedi ki …
    He turned it down flat: Kesinlikle reddetti.
  39. Zarf tamamen, büsbütün, alabildiğine.
    flat broke: büsbütün meteliksiz, beş parasız.
  40. Zarf tam olarak, tamı tamına, doğrudan doğruya, aynen, tıpkı, tıpkı tıpkısına.
    in 10 seconds flat: tam 10 saniyede.
  41. Zarf, Müzik hakikî tondan aşağı, kalın (sesle).
    to sing flat.
  42. Zarf, Maliye faizsiz.
  43. İsim kat, daire, apartman dairesi.
    top flat: üst kat.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

be flat on one's back
faal olmamak Fiil
fall flat on one's face
kapaklanmak Fiil
fall flat on one's face
bir işi yüzüne gözüne bulaştırmak Fiil
fall flat on one's face
yere kapaklanmak Fiil
flat on one's back
sırtüstü
flat-faced
yarım burunlu Sıfat
flat-line
asistol İsim, Tıp
flat-line
asistoli İsim, Tıp
flat-line
düz çizgi İsim, Tıp
flat-line
kalpteki elektrik aktivitesinin durması İsim, Tıp
flat-lining
asistol İsim, Tıp
flat-lining
asistoli İsim, Tıp
flat-lining
düz çizgi İsim, Tıp
flat-lining
kalpteki elektrik aktivitesinin durması İsim, Tıp
flat-trajectory
yatık mermi yollu Sıfat, Askerlik
hot-rolled flat steel
sıcak haddelenmiş yassı çelik İsim, Demir-Çelik Sanayii
lie flat on one's back
sırtüstü yapmak Fiil
Manufacture of flat glass (NACE code: C23.1.1)
Düz cam imalatı (NACE kodu: 23.11) İsim, Sanayi ve Zanaatler
Shaping and processing of flat glass (NACE code: C23.1.2)
Düz camın şekillendirilmesi ve işlenmesi (NACE kodu: 23.12) İsim, Sanayi ve Zanaatler
(fire) flat
sönük
attic flat
çekme kat
barrack flat
kulübe
boulder flat
taşlık
comfortable flat
rahat daire
company flat
şirket dairesi
council flat
(Br) sosyal konut
double flat
çift bemol: önüne konulduğu notayı 2 yarım ton uzatan işaret.
E flat
mi bemol İsim, Müzik
fall flat
(a) tamamen başarısızlığa uğramak, etki/ilgi uyandıramamak, fiyasko vermek.
The poor performance fell
flat. (b) bekleneni elde edememek, karşılığını görememek.
fall flat
(a) tam/büyük bir başarısızlığa/akamete uğramak, etkisiz/başarısız kalmak.
The joke fell flat.
(b) yüzükoyun düşmek, kapaklanmak.
Bill fell flat on the floor.
fall flat on one's face: pat diye yüzükoyun düşmek.
five-roomed flat
beş odalı daire
freehold flat
(Br) kat mülkiyeti
furnished flat
möbleli daire
go flat
yavanlaşmak Fiil
grow flat
(ticaret) durgunlaşmak Fiil
higher-bracket flat
pahalı mülk
higher-bracket flat
pahalı daire
higher-bracket flat
daire
lie flat
yatmak Fiil
live in a flat
(Br) kendi dairesinde oturmak Fiil
luxury flat
lüks daire
mud flat
gelgit esnasında çamurların biriktiği arazi. İsim
mud flat
kurumuş gölün çamurlu yatağı. İsim
muddy flat
çamur tabakası İsim
one-roomed flat
tek odalı daire
open flat
daire açmak Fiil
open flat
(borsa) durgun açılmak Fiil
owner-occupied flat
mal sahibinin kendinin oturduğu daire
railroad flat
koridorsuz (bir odadan ötekine geçilen) kat/apartman dairesi. İsim
residential flat
özel ikametgâh
residential flat
özel ikamet yeri
run flat
(iş) bozuk gitmek Fiil
self-contained flat
müstakil daire
selling flat
alıcının tahvilin ana parasından başka bir ödeme yapmaması
service flat
(Br) servis sağlanan daire
service flat
servis sağlayan daire
show flat
örnek daire
studio flat
stüdyo
studio flat
atölye
taste flat
yavan tat almak Fiil
very flat
yamyassı
wing flat
kulis, sahne geri-panosu.
working-class flat
işçi sınıfı meskeni
flat a
(e) sesi:
glad, bat, act sözcüklerindeki
a'nın söylenişi gibi.
flat affect
tekdüze duygulanım İsim, Psikiyatri
flat affect
düz duygulanım İsim, Psikiyatri
flat angle
düz açı, 180°'lik açı. İsim
flat battery
boş pil İsim
flat battery
bitmiş pil İsim
flat beer
gazı kaçmış bira İsim, Gıda ve Mutfak
flat bonus
toptan prim
flat bonus
eşit miktarda ikramiye
flat breaking
(Br) (hırsızlık için) meskene girme
flat broke
meteliksiz Sıfat
flat calculation
toptan hesap
flat calculation
götürü hesap
flat charge
götürü ücret
flat coast
düz kıyı
flat commission
sabit oranlı komisyon
flat conversation
can sıkıcı konuşma
flat cost
üretim maliyeti (bir maddenin üretiminde gerçekten katılan hammadde , işçilik ve diğer masrafların toplamı
flat cost
tüccarın satın aldığı mal karşılığında ödediği meblağ
flat country
düz ülke
flat decision
kesin karar
flat denial
kesin ret
flat dweller
daire de oturan
flat dweller
apartman sakini
flat dweller
(Br) kiralık dairede oturan apartman sakini
flat economy
konjonktürün durgun olması
flat exemption
(gelir vergisi , US) götürü muafiyet meblağı
flat exemption
(US) vergiden muaf götürü tutar
flat fare
(kısa mesafe taşımacılık) tek fiyatlı tarife
flat fas
götürü fiyat
flat fas
tek fiyat
flat fee
toptan fiyat
flat fee
maktu fiyat
flat file
klasör
flat fish
yassı balık
flat foot
düztaban
flat foot
(argo) polis
flat footed
(US) açık
flat footed
ağır
flat footed
tatsız
flat footed
dobra dobra
flat footed
(Br) hantal
flat home
tek katlı ev
flat house
(Br) kiralık ev
flat hunting
(Br) kiralık daire aranıyor
flat in
yelkenin uskota yakasını geminin ortasına getirmek.
flat increase
götürü artış
flat knot
reef knot İsim
flat land
düzlük arazi İsim
flat market
durgun borsa
flat market
cansız
flat market
durgun piyasa
flat nonsense
düpedüz saçmalık
flat offer
(US) bağlamayıcı teklif
flat out
(a) son hızla, büyük bir gayretle.
go flat out: alabildiğine koşmak, son gayretini sarfetmek.

go flat out for something: birşeyi elde etmek için elinden geleni yapmak.
to be working flat out: bütün gücü/gayreti ile çalışmak. (b) açıkça, apaşikâr, kesinlikle, açıktan açığa.
He called flat out for revolution: Açıktan açığa ihtilâl istedi. (c)
to be flat out: bitap düşmek; horlamak, horul horul uyumak; sızmak, zilzurna sarhoş olmak.
flat ownership
kat mülkiyeti İsim, Medeni Hukuk
flat price
götürü fiyat
flat printing
düz baskı
flat product
yassı ürün İsim, Demir-Çelik Sanayii
flat proof
düz baskı provası İsim
flat quotation
(US) işlenmiş faizsiz rayiç
flat race
engelsiz at yarışı
flat rate
sabit fiyat
flat rate
tek fiyat
flat refusal
açıkça ret
flat reinsurance
feshi ihbar olunmaz reassürans
flat rent
daire kirası
flat risk
götürü risk
flat salary
giydirilmiş maaş
flat scale
sıklık ya da başka faktörleri dikkate almayan bir örnek ödeme oranı
flat scale
endüstride
flat scale
hacim
flat silver
gümüş sofra takımı. İsim
flat speech
içeriksiz konuşma
flat spin
panik durumu
flat spin
(uçak) yatay viril
flat steel
yassı çelik İsim, Demir-Çelik Sanayii
flat tax
bütün vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan vergi
flat tax
sabit oranlı vergi İsim, Vergi ve Gümrük
flat tile
düz kiremitli
flat tile
düz kiremit
flat tire
patlak lastik İsim, Otomotiv Sanayii
flat tyre
patlak lastik Ulaşım
flat value
götürü değer
flat value
faizsiz değer
flat voice
ruhsuz ses İsim
flat voice
cansız ses İsim
flat whisk
çırpıcı İsim, Gıda ve Mutfak
flat yield
bir menkul değer için ödenecek yıllık faizin söz konusu değerin satın alma fiyatı oranı ile ifade edilen getirisi
flat yield
cari faiz miktarı
flat yield
düz verim
flat yield
sabit oran getiri
flat yield
sabit oranlı getirisi olan bir menkul kıymetin sağladığı getirinin o andaki cari piyasa fiyatına oranı
flat yield
sabit oran getirisi
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.