Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil (bir yerden/kimseden) ayrılmak, çıkmak, çıkıp gitmek, (bir şeyi/kimsey) terk etmek.
    to leave a room:
    odadan çıkmak/ayrılmak.
    to leave a job: işten ayrılmak, işini terk etmek.
    He left the house: Evden ayrıldı.
    He left his wife 3 months ago: 3 ay önce karısından ayrıldı.
  2. Fiil bırakmak.
    to leave a window open: pencereyi açık bırakmak.
    to leave books on one's desk:
    kitapları masasının üzerine bırakmak.
  3. Fiil (kendi haline) bırakmak/terk etmek, yalnız bırakmak.
    leave alone: kendi haline bırakmak, rahat
    bırakmak, geride/yalnız bırakmak.
    leave me alone: Beni yalnız bırak (rahatsız etme).
    leave the cat alone: Kediyi kendi haline bırak (kediye sataşma).
    We left him to his work: Onu iş yerine bıraktık.
    left to oneself: yalnız kalınca, yalnız başına.
  4. Fiil (bir şeye) son vermek, terk etmek, vazgeçmek.
    He left drinking/smokin for nearly 2 years ago.

    take it or leave it: ister beğen ister beğenme.
  5. Fiil havale/tevdi etmek, bırakmak.
    We left the details to his lawyer.
    leave me to settle the matter:
    İşin hallini bana bırak.
    I left the driving to my sister.
  6. Fiil (bir yana/yüzüstü) bırakmak, ihmal/terk etmek.
    We will leave this for the moment and concentrate on the major problem.
  7. Fiil (olduğu halde/geride) bırakmak.
    We left plenty of work: Geride bir sürü iş bıraktık.
  8. Fiil (geride eser/iz) bırakmak.
    The wound left a scar: Yara iz bıraktı.
    Oil leaves stains: Yağ leke bırakır.
  9. Fiil (ölürken) geride bırakmak.
    He leaves a widow. to leave a large family.
  10. Fiil miras bırakmak.
    to leave money in a will: vasiyetname ile para bırakmak.
    He left his fortune
    to charity: Servetini hayır işlerine bıraktı.
    He was left a big house: Kendisine büyük bir ev miras kaldı.
  11. Fiil emanet etmek/bırakmak.
    May I leave this parcel with you?
  12. Fiil (çıkarmada) kalan/bakiye bırakmak, kalmak, artmak.
    2 from 5 leaves 3: 5'ten 2 çıkarsa 3 kalır.
  13. Fiil yola çıkmak/koyulmak.
    We must leave early: Erken yola çıkmalıyız.
  14. Fiil kalkmak.
    leave the table: sofradan kalkmak.
  15. İsim ruhsat, müsaade.
    to beg leave to go: gitmek için müsaade rica etmek.
    You have my leave to stay
    away from the office tomorrow: Yarın daireye gelmemene müsaade ediyorum.
    by/with your leave: müsaadenizle, izin verirseniz.
    to ask leave (from someone) to do sth: birisinden bir iş yapmak için müsaade istemek.
  16. İsim izin, mezuniyet.
    to be on leave: izinli olmak.
  17. İsim izin süresi.
    30 day's leave: 30 günlük izin.
  18. İsim ayrılma, gitme, hareket etme.
    take leave: gitmek, ayrılmak, veda etmek, hareket etmek.
    He took
    his leave before the formal ceremonies began.
    I must take my leave: Gitmeliyim.
    We took leave of our hostess at the door: Ev sahibesine kapıda veda ettik.
  19. Geçişsiz Fiil yapraklanmak, yaprak sürmek/çıkarmak.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

break one's ticket of leave
(Br) tahliye şartını bozmak Fiil
give one's employer notice that one intends to leave
işverenine işten ayrılma niyetinde olduğunu bildirmek Fiil
keep/leave one's options open
acele karar vermemek, belirli bir süre içinde seçmekte serbest olmak, seçme/alma hakkı mahfuz olmak.
leave a balance to one's debit
birinin hesabında zimmet (borç) bakiyesi bırakmak Fiil
leave a balance to one's debt
borç bakiyesi bırakmak Fiil
leave all one's money to charity
bütün parasını hayır işlerine bırakmak Fiil
leave an impress upon one's age
çağına damgasını vurmak Fiil
leave at one's own volition
kendi ihtiyarına bırakmak Fiil
leave half one's work till the next day
işinin yarısını ertesi güne bırakmak Fiil
leave in one's testament
vasiyetname bırakmak Fiil
leave one's address
adresini bırakmak Fiil
leave one's affairs in perfect order
işlerini tam bir düzen içinde bırakmak Fiil
leave one's bag in the cloackroom
bavulunu vestiyere bırakmak Fiil
leave one's bag in the cloakroom
bagajını vestiyere bırakmak Fiil
leave one's card on sb
kartvizitini bırakmak Fiil
leave one's jewellery in safe custody
mücevherlerini kasaya koymak Fiil
leave one's jewellery in safe custody
(Br) mücevherlerini kasaya muhafaza için emaneten bırakmak Fiil
leave one's job
işinden ayrılmak Fiil
leave one's mark upon one's time
çağına damgasını vurmak Fiil
leave one's mark upon one's time
damga vurmak Fiil
leave one's mark upon sth
bir şey üzerinde izini bırakmak Fiil
leave one's money to sb
parasını birine bırakmak Fiil
leave one's papers lying about
kâğıtlarını darmadağın bırakmak Fiil
leave one's position
işinden istifa etmek Fiil
leave one's property to one's spouse
malını eşine bırakmak Fiil
leave one's property to one's wife
malını karısına bırakmak Fiil
leave one's situation
işini bırakmak Fiil
leave one's things at the luggage office
eşyalarını emanetçiye teslim etmek Fiil
leave one's thingst at the luggage office
eşyalarını emanetçiye teslim etmek Fiil
leave one's wife
karısını terk etmek Fiil
leave something in one's charge
bir şeyi birinin koruması altına vermek Fiil
leave something to one's discretion
birinin takdirine bırakmak Fiil
leave to one's discretion
birinin takdirine bırakmak Fiil
leave to one's own devices
(birini) kendi haline/arzusuna bırakmak, işine karışmamak, serbest bırakmak.
leave to someone's (tender) mercies
(birinin) insafına/merhametine bırakmak, (merhametsizin) eline düşürmek.
left to the tender mercies
of: … in (insafsız) eline düşmüş.
He was left to the tender mercies of the police.
overstay one's leave
iznini aşmak Fiil
overstay one's leave
iznini geçirmek Fiil
prolong one's leave
iznini uzatmak Fiil
take leave of one's friends
arkadaşlarına veda etmek Fiil
take leave of one's senses
aklını kaçırmak, delirmek, çıldırmak.
take one's leave
izin isteyerek gitmek Fiil
take one's leave
ayrılmak Fiil
take one's leave
gitmek Fiil
take one's leave
izin zni isteyerek gitmek Fiil
take one's leave
müsaade istemek Fiil
take one's leave
üç günlük izin zni alarak gitmek Fiil
take one's leave of sb
birinden izin alarak gitmek Fiil
take one's leave of sb
üç günlük izin zni alarak gitmek Fiil
to leave one's children in utter neglect
çocuklarını ihmal etme
to leave one's children in utter neglect
karısının nafakasını kasıtlı olarak ihmal etme
to leave one's jewellery in safe custody
mücevherlerini kasaya muhafaza için emanet en bırakmak Fiil
accrued leave
tahakkuk etmiş izin
accumulated leave
birikmiş izin İsim, İşletme
additional leave
ek izin
advance leave
peşin izin
advance leave
önceden izin
annual leave
yıllık izin İsim, İstihdam
bereavement leave
ölüm izni İsim, Hukuk
break leave
asmak Fiil
break leave
izin almadan işe gelmemek Fiil
casual leave
mazeret izni İsim, İstihdam
compassionate leave
mazeret izni.
When the soldier's father died he was given compassionate leave to attend his funeral. İsim, İstihdam
compassionate leave
mazeret izni İsim, İstihdam
draft leave
(US) askerlik izni
extended leave
uzatılan izin
French leave
sıvışma, tüyme, izinsiz/habersiz ayrılma.
take French leave: sıvışmak, tüymek, izinsiz/habersiz ayrılmak.
full-pay leave
tam maaşlı izin
funeral leave
ölüm izni İsim, Hukuk
give leave
izin vermek Fiil
grant leave
izin vermek Fiil
home leave
memlekete gitme izni
home leave
eve gitme izni
indefinite leave
sınırsız izin
maternity leave
doğum izni İsim, İstihdam
military leave
askerlik izni İsim, İstihdam
on leave
izinli, izinde.
He went home on leave: İzinli olarak evine gitti.
on leave
izinli Sıfat, İstihdam
paid sick leave
ücretli hastalık izni
parental leave
doğum izni İsim, İstihdam
paternity leave
doğum izni İsim, İstihdam
sabbatical leave
uzun süreli görevlendirme İsim, Eğitim
shore leave
(denizcilere) kara izni.
short leave
kısa izin
sick leave
hastalık izni İsim, İstihdam
sick leave
sıhhi izin İsim, İstihdam
special leave
özel izin İsim, İstihdam
study leave
okuma izni
study leave
okul tatili
take leave
ayrılmak, gitmek.
terminal leave
terhisten önce verilen son izin
unpaid leave
ücretsiz izin İsim, İstihdam
unpaid leave
aylıksız izin İsim, İstihdam
unused leave
kullanılmamış izin İsim, Hukuk
way- leave
geçiş hakkı
without leave
izinsiz olarak
leave (a door) ajar
aralamak Fiil
leave ... blank
...'i boş bırakmak Fiil
leave a good margin
iyi kâr bırakmak Fiil
leave a margin
marj bırakmak Fiil
leave a matter open
bir konu hakkında karar vermemek Fiil
leave a name behind
adı kalmak Fiil
leave a pims
kâr getirmek Fiil
leave a port
bir limandan ayrılmak Fiil
leave about
ortada bırakmak.
leave alone
rahat bırakmak
leave alone
birini yalnız bırakmak
leave alone
(a) (bir kimseyi) yalnız bırakmak, kendi haline terketmek.
Leave him alone, for he wants to rest.
(b)
k.d. rahatsız/taciz etmemek, musallat olmamak.
The youngsters wouldn't leave the dog alone, and he finally turned on them: Gençler köpeğe musallat oldular, sonunda köpek de onlara saldırdı.
leave aside
bir kenara bırakmak Fiil
leave astern
başka bir gemiyi geride bırakmak Fiil
leave behind
geri de bırakmak Fiil
leave behind
arkada bırakmak Fiil
leave blank
soru formunda bir yeri boş bırakmak Fiil
leave cold
etkilemeyi başarmak Fiil
leave day
izin zni günü
leave day
izin günü
leave day
tatil
leave dock
havuzdan çıkmak Fiil
leave entitlement
izin hakkı
leave entitlement
izin zni hakkı
leave for pledge
rehin olarak bırakmak Fiil
leave from platform
perondan kalkmak Fiil
leave go
serbest bırakmak, alıkoymamak, salıvermek.
leave harbour
limandan ayrılmak Fiil
leave home
evi terketmek Fiil
leave home
evi terk etmek Fiil
leave impression
izlenim bırakmak Fiil
leave in bond
gümrük antreposunda bırakmak Fiil
leave in the cold
itina göstermemek Fiil
leave in the cold
ihmal etmek Fiil
leave issue
evlat bırakmak Fiil
leave no descends
ahfadı olmamak Fiil
leave no descends
soyu kurumak Fiil
leave of court
mahkeme izni
leave off
terk etmek, vazgeçmek.
leave off bad habits
kötü alışkanlıkları bırakmak Fiil
leave office
istifa etmek Fiil
leave on
yanar bırakmak Fiil
leave on
olduğu şekilde bırakmak, yanar bırakmak Fiil
leave on
olduğu şekilde bırakmak Fiil
leave on record
zapta geçirtmek Fiil
leave out
atlamak, hariç bırakmak, ihmal etmek.
He left out an important matter in his report: Raporunda önemli bir hususu atladı.
leave out a possibility
bir imkânı nazar-ı itibara almamak Fiil
leave out of count
hesaba katmamak Fiil
leave out the details
ayrıntıları almamak Fiil
leave over
ertelemek, tehir etmek.
leave pay
izin ikramiyesi
leave pay
izin maaşı
leave piece
satış ziyareti sonunda satış görevlisi tarafından potansiyel müşteriye bırakılan belge
leave port
limanı terk etmek Fiil
leave reader to judge
takdiri okura bırakmak Fiil
leave schedule
izin programı
leave school
okulu terk etmek Fiil
leave school
okuldan ayrılmak Fiil
leave someone alone
birinin peşini bırakmak Fiil
leave someone alone
birinin yakasını bırakmak Fiil
leave someone alone
birini rahat bırakmak Fiil
leave someone flat
birini ansızın terk etmek Fiil
leave something alone
birşeyle oynamamak Fiil
leave something alone
bir şeye karışmamak Fiil
leave something alone
birşeye müdahale etmemek Fiil
leave something aside
sarfınazar etmek Fiil
leave something be
birşeyle oynamamak Fiil
leave something be
birşeye karışmamak Fiil
leave something in disarray
tarumar etmek Fiil
leave something undone
yapılmamış bir şey bırakmak Fiil
leave taking
izin alma
leave the cabinet
kabineden ayrılmak Fiil
leave the chair
toplantıyı tatil etmek Fiil
leave the chair
oturumu kapatmak Fiil
leave the church
kiliseden ayrılmak Fiil
leave the ground
kalkışa geçmek Fiil
leave uncontrolled
başıboş bırakmak Fiil
leave unnoticed
(a) (bir şeye) göz yummak, aldırmamak, (b) sıvışmak, göze çarpmadan gitmek/tüymek.
leave up
kalkık bırakmak Fiil
leave void
boş bırakmak Fiil
leave without looking back
arka sına bakmadan gitmek Fiil
leave word
haber bırakmak Fiil
leave work
grev yapmak Fiil
absent without leave (AWOL)
firarî Sıfat, Askerlik
on leave of absence
izinli
seduce to leave service
işini bırakması için ayartmak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.