-
Fiil eklemek, katmak, ilâve etmek, zammetmek.
to add interest to the capital. -
Fiil
add up: toplamak, toplamını bulmak, cem etmek.
to add up a column of figures. sözüne/yazısınaeklemek/ilâve etmek.
Let me add this … : Şunu da ilâve edeyim ki …
(karara, rapora, tutanağa) şerh düşmek, (karara, rapora, tutanağa) şerh koymak
Fiil, Hukuk
gücendirmek yetmiyormuş gibi bir de hakaret etmek (Hem dövmek/incitmek, hem de hakaret etmek).
mevcut bir taksitle ödeme sözleşmesine ek olarak eski bir satın almaya ek yeni bir satın alışı birleştirmek
Fiil
eklenmek.
His illness added to family's troubles: Ailenin dertlerine onun hastalığı da eklendi.
To add to my distress … Istırabım yetmiyormuş gibi …
His illness added to family's troubles: Ailenin dertlerine onun hastalığı da eklendi.
To add to my distress … Istırabım yetmiyormuş gibi …
ulaşmak, varmak, baliğ olmak, beklenen toplamı/sonucu vermek.
His assets adds up to ten millions:
His assets adds up to ten millions:
Malı mülkü on milyona ulaşır.
These figures don't add up right: Bu rakamlar beklenen sonucu vermiyor. (b) makul/tutarlı/âhenkli görünmek.
There were aspects of the story that didn't add up: Hikâyenin bazı hususları birbirini tutmuyordu.
These figures don't add up right: Bu rakamlar beklenen sonucu vermiyor. (b) makul/tutarlı/âhenkli görünmek.
There were aspects of the story that didn't add up: Hikâyenin bazı hususları birbirini tutmuyordu.
göstermek, delâlet etmek.
The evidence adds up to a case of murder: Deliller, olayın bir cinayet
The evidence adds up to a case of murder: Deliller, olayın bir cinayet
olduğunu gösteriyor.
It all adds up to … : Bunun sonucu … dur.
It all adds up to … : Bunun sonucu … dur.
Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)
- bk. ad