kulaklarına/duyduğuna inanmak. 
 Is she really coming? I can hardly believe my ears: Sahiden geliyor 
 mu? Kulaklarıma inanamıyorum.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        … taslamak, … imiş gibi görünmek/davranmak, … süsü vermek, … olduğuna inan(dır)mak. 
 The little girl  liked to make believe she was a princess.
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) inanmak, kani olmak. 
 to believe in ghosts: hayaletlere/cinlere inanmak. (b) güvenmek, itimat 
 etmek, itimadı olmak. 
 I believe in you: Sana güveniyorum. 
 believe in me: Bana güven/itimat et!
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin yapılmasının doğru olduğunu düşünmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşey yapılması gerektiğine inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin yapılmasını savunmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin başarılı olacağına inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin varlığına inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin doğru olduğuna inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyi haklı bulmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşeyin varlığına inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İster inan ister inanma, …
                        
Zarf                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin teyit olunmayan iddiasına inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        öyle olduğunu düşünmek
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        öyle olduğuna inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        …e tüm kalbiyle inanmak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        İnanmamak mümkün değil ki! 
 Had I but known: Eğer bilseydim.  
Never a year passes but he comes  to visit me: Ziyarete gelmediği yıl yoktur. 
 I never pass there but I think of you: Ne zaman oradan geçsem seni düşünürüm. 
 Not but that I pity you: Size acımadığımdan değil. 
 If I could but see him: Keşki onu görebilseydim.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kelimesine bile inanmıyorum
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir hikâyenin tek sözcüğüne bile inanmamak
                        
Fiil                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir borçluyu borcunu ödeyemez bir durumda olduğuna inandıracak makul sebep