Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. Fiil dokunmak, ellemek, el sürmek, dokunarak anlamak.
    feel this cloth. Just feel the quality of the cloth.
  2. Fiil duymak, hissetmek.
    to feel one's heart beating. to feel wind on one's face. to feel happy/well. to feel a toothache.
  3. Fiil el yordamiyle aramak/yoklamak/bulmak.
    feel about for/after something: bir şeyi el yordamiyle aramak.

    She felt in her bag for a pencil.
  4. Fiil anlamak, bilincine varmak.
    She felt that he no longer loved her.
  5. Fiil duygulanmak, heyecana kapılmak.
  6. Fiil etkisini duymak, etkisinde kalmak.
  7. Fiil izlenimini/intıbaını uyandırmak, hissini vermek.
  8. Fiil inancında/kanaatinde olmak.
  9. İsim dokunum, temas, dokunma duygusu/hissi, lâmise.
    from the feel of it: dokununca.
    to know something
    by the feel of it: Bir şeyi dokunarak anlamak.
  10. İsim duygu, his.
  11. İsim dokunma, temas, elleme, dokununca edinilen his.
    I like the feel of this cloth; it has a warm woolly
    feel. Let me have a feel.
  12. İsim sezi, seziş, sezme/önceden hissetme yeteneği.
    to have a feel for what is right.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

feel (find) one's legs
kendine güven gelmek Fiil
feel in one's bones
tam nedenini bilmeden kuvvetle hissetmek Fiil
feel in one's bones (that)
şiddetle hissetmek Fiil
feel in one's bones (that)
içine doğmak Fiil
feel in one's bones that
içine doğmak, (sebebini bilmeden) emin olmak.
feel one's heart palpitating
helecanlanmak Fiil
feel one's legs
yadırgamamak Fiil
feel one's oat
bilgiçlik etmek Fiil
feel one's oat
boy göstermek Fiil
feel one's oats
(a) şen ve zinde hissetmek, (b) kendini beğenmek, kendini yüksek görmek, böbürlenmek, gururlanmak.
feel one's pulse
nabzına bakmak Fiil
feel one's way
(a) (karanlıkta vb.) ihtiyatla/yavaş yavaş ilerlemek.
They felt their way down the dark passage.
(b) bocalamak, dikkatli davranmak, bütün dikkatini toplayarak hareket etmek.
He hasn't been in the job long and he's still feeling his way.
feel one's way towards an agreement
ihtiyatla bir anlaşmaya doğru gitmek Fiil
feel pity for one's plight
haline acımak Fiil
feel secure about one's future
geleceğinden emin olmak Fiil
feel/know in one's bones
içine doğmak, âyân olmak, önceden sezmek, derinden hissetmek, (sebebini bilmeden) çok emin olmak.
I
feel in my bones that we will defeat the enemy.
landing feel
iniş ücreti
feel a desire
iştahlanmak Fiil
feel a desire for
istek duymak Fiil
feel a different man
kendini yepyeni biri gibi hissetmek Fiil
feel a moral obligation
ahlaki bir yükümlülük duymak Fiil
feel a new man
kendini yeniden doğmuş gibi hissetmek Fiil
feel a sympathy for
yakınlık duymak Fiil
feel about
aranmak Fiil
feel about
arayıp durmak Fiil
feel about/around (for)
araştırmak, bulmaya çalışmak.
I'm feeling about for an answer to our difficulties.
feel affection (for
alakalanmak Fiil
feel after
el yordamı ile aramak Fiil
feel after
aramak Fiil
feel an appetite (for)
ağzının suyu akmak Fiil
feel an appetite for
imrenmek Fiil
feel an emptiness
içinde boşluk duymak Fiil
feel an irresistible impulse
içinden karşı konamayacak bir dürtü duymak Fiil
feel as if
birşey gibi hissetmek Fiil
feel as though
birşey gibi hissetmek Fiil
feel ashamed
utanmak Fiil
feel ashamed
madara olmak Fiil
feel ashamed
hicap duymak Fiil
feel at ease
rahat olmak Fiil
feel at ease
rahatlamak Fiil
feel at home
kendini iyi hissetmek Fiil
feel attracted to
birine sempati duymak Fiil
feel better
(kendini) daha iyi hissetmek.
feel fine: (kendini) çok iyi hissetmek.
feel well: keyfi
yerinde olmak.
feel unwell: keyifsiz/rahatsız olmak.
feel cold: üşümek. feel
hot/warm: terlemek, ateş basmak.
feel thirsty: susamak.
feel sure: emin olmak.
feel one's oats: (at) canlı olmak, (insan) kibirli olmak, böbürlenmek.
feel small: utanmak, makcup olmak.
feel bored
içi sıkılmak Fiil
feel boxed in
kendini köşeye sıkışmış hissetmek Fiil
feel boxed in
kendini çaresiz hissetmek Fiil
feel bullish
fiyatların yükseleceğini hissetmek Fiil
feel close to
yakınlık duymak Fiil
feel cold
üşümek Fiil
feel compassion
acımak Fiil
feel confident of success
başarıdan emin olmak Fiil
feel contempt for sb
birini hor görmek Fiil
feel cramped for room
yeri dar/sıkışık olmak, sıkışmak.
feel depressed
kasvet basmak Fiil
feel disgust at
iğrenmek Fiil
feel disposed
lütufkâr olmak Fiil
feel down in spirits
keyfi olmamak Fiil
feel drawn to sb
kendini birine yakın duymak Fiil
feel embarassed
sıkılmak Fiil
feel embarrassed
utanmak Fiil
feel emnity (toward
husumet beslemek Fiil
feel faint
fenalık gelmek Fiil
feel faint
baygınlık geçirmek Fiil
feel faint
uvunmak Fiil
feel faint
fenalaşmak Fiil
feel for
acımak Fiil
feel for
elleriyle bir şeyi aramak Fiil
feel for someone
birine acımak Fiil
feel for someone
birine sempati duymak Fiil
feel for someone
birine yakınlık duymak Fiil
feel for/with
acımak, merhamet etmek.
feel for someone in distress.
feel free
rahat olmak Fiil
feel free
kendini rahat hissetmek Fiil
feel free
çekinmemek Fiil
feel free to ...
...'mekten çekinmemek Fiil
feel full of vim
kendini enerjik hissetmek Fiil
feel funny
(kendinde) bir tuhaflık/acayiplik/anormallik hissetmek.
My head feels funny; may I lie down?
feel glad
sevinmek Fiil
feel good
kendini iyi hissetmek Fiil
feel great sadness at
yanmak Fiil
feel happy
sevinmek Fiil
feel heaps better
kendini çok daha iyi hissetmek Fiil
feel hot
fazla ısınmak Fiil
feel humiliated
utanmak Fiil
feel hungry
içi ezilmek Fiil
feel hungry
acıkmak Fiil
feel ill
rahatsızlanmak Fiil
feel ill at ease
rahatsız olmak Fiil
feel indebted
müdana etmek Fiil
feel indisposed
rahatsız olmak Fiil
feel its feet
milletine güven duymak Fiil
feel keenly
kuvvetle hissetmek Fiil
feel like
(a) canı istemek, arzu/istek duymak, istemek, arzu etmek.
I feel like seeing her: Onu göreceğim
geldi.
Do you feel like a swim? (b) benzemek, hissini vermek.
The cat's fur felt like silk.
feel like doing
içinden gelmek Fiil
feel like doing
canı istemek Fiil
feel like oneself
kendine gelmek, kendini toplamak, iyi olmak, tam sıhhatte olmak.
I don't feel quite myself: Kendimi iyi hissetmiyorum.
feel like something
birşeye benzemek Fiil
feel like something
birşey gibi hissetmek Fiil
feel like something
birşey gibi gelmek Fiil
feel lonely and homesick
garipsemek Fiil
feel lost
edememek Fiil
feel low
keyfi olmamak Fiil
feel low
maneviyatı bozulmak Fiil
feel nauseated
içi bulanmak Fiil
feel nauseated
midesi bulanmak Fiil
feel nauseated
midesi bulanmak Fiil, Tıp
feel nauseated
içi bulanmak Fiil, Tıp
feel nauseated
bulantısı olmak Fiil, Tıp
feel nauseated
kusacak gibi olmak Fiil, Tıp
feel nauseous
midesi bulanmak Fiil
feel nauseous
kusacak gibi olmak Fiil
feel nauseous
midesi bulanmak Fiil, Tıp
feel nauseous
içi bulanmak Fiil, Tıp
feel nauseous
bulantısı olmak Fiil, Tıp
feel nauseous
kusacak gibi olmak Fiil, Tıp
feel near fainting
gözleri kararmak Fiil
feel of
el ile yoklamak Fiil
feel off
pullanmak Fiil
feel oneself
kendine gelmek, kendini toplamak, iyi olmak, tam sıhhatte olmak.
I don't feel quite myself: Kendimi iyi hissetmiyorum.
feel oneself capable
gözüne kestirmek Fiil
feel oneself uneasy
ağırlık basmak Fiil
feel out
kurnazca/ustalıkla/maharetle araştırmak/anlamak/tahkik etmek.
feel out of place
kendini rahat hissetmemek Fiil
feel out of place
kendini (bulunduğu yerde) yabancı hissetmek Fiil
feel out of place
yerini yadırgamak Fiil
feel pain
acı duymak Fiil
feel proud
onurlanmak Fiil
feel proud of
gurur duymak Fiil
feel queer all over
ambale olmak Fiil
feel quite strong again
yeniden formunu bulmak Fiil
feel relief
açılmak Fiil
feel relieved
serbestlemek Fiil
feel relieved
nefes almak Fiil
feel relieved
ferahlamak Fiil
feel remorse for
nadim olmak Fiil
feel remorse for
nedamet duymak Fiil
feel sad
hüzünlenmek Fiil
feel sad (owing to
teessür etmek Fiil
feel sb's pulse
birinin nabzına bakmak Fiil
feel shaky
kendini iyi hissetmemek Fiil
feel sick
midesi bulanmak Fiil
feel slightly ill
rahatsız olmak Fiil
feel small
utanmak, mahcup olmak, küçük düşmek, yerin dibine geçmek.
feel someone up
birini ellemek Fiil
feel someone up
birini taciz etmek Fiil
feel someone up
birine dokunmak Fiil
feel something better
acısını çekmek Fiil
feel sore
acımak Fiil
feel sorrow for
acımak Fiil
feel sorry for oneself
kendine acımak Fiil
feel splitting
ücreti paylaşmak Fiil
feel strange
kendini tuhaf hissetmek Fiil
feel strongly about
kesin görüşü olmak Fiil
feel suddenly sick
fenalaşmak Fiil
feel sure of oneself
kendine güvenmek Fiil
feel sympathetic towards
yakınlık duymak Fiil
feel the draught
(Br) canına tak etmek Fiil
feel the draught
mali yönden zorluklar çekmek Fiil
feel the draught
mali sıkıntı çekmek Fiil
feel the helm
(gemicilik) baş tutmak Fiil
feel the helm
dümen tutmak Fiil
feel the necessity of
gereksemek Fiil
feel the necessity of
gereksinmek Fiil
feel unwell
rahatsızlanmak Fiil
feel up
cinsel organlarını okşamak/ellemek.
feel up to something
kendini birşeye hazır hissetmek Fiil
feel up to something
birşeye hazır olmak Fiil
feel up to something
birşeye istekli olmak Fiil
feel very cold
çivi kesmek Fiil
feel very cold
donmak Fiil
feel very thirsty
hararet basmak Fiil
feel warm towards sb
birine karşı yakınlık duymak Fiil
feel washed out
kendini bitkin hissetmek Fiil
feel your way
el yordamıyla ilerlemek Fiil
I feel for you.
Seni anlıyorum.
I feel like resting
canım dinlenmek istiyor
make feel ashamed
utandırmak Fiil
make one feel gloomy
kasvet vermek Fiil
make someone feel faint
fenalaştırmak Fiil
make someone feel hungry
acıktırmak Fiil
make someone feel pity
rikkat getirmek Fiil
make someone feel proud
onurlandırmak Fiil
make someone feel sth
duyumsatmak Fiil
make someone feel sure
temin etmek Fiil
making someone feel sure
temin
not feel yourself
kendini iyi hissetmemek Fiil
not feel yourself
kendini kötü hissetmek Fiil
suddenly to feel full
tıkanmak Fiil
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.