He's  coming along nicely with his French: Fransızcası epeyce ilerliyor. (b) iyileşmek, (sağlığı) düzelmek. 
 Mother's coming along nicely, thank you. (c) tesadüfen vaki olmak, karşısına çıkmak. 
 Take every chance that comes along: Karşına çıkan her fırsattan yararlan. (d) takip etmek, arkasından gitmek. 
 You go now, I'll come along later. (e) eşlik/refakat etmek, birlikte gelmek/gitmek. 
 He asked me to come along to keep him company. (f) 
 come along! = come on (now)! 
 k.d. Haydi! Haydi bakalım! Çabuk ol! Gayret et!