hep (bir şey) düşünmek, (bir şeyi) aklından çıkaramamak, aklı hep bir şeyde olmak, aklını (bir şeye) 
 takmak. 
 Lately I seem to have food on the brain: Son zamanlarda aklım hep yemekte. 
 He's got that on the brain: Onu aklından çıkaramıyor/aklı hep onda. 
 He's got politics on the brain: Aklı hep politikada.