augur

kâhin, falcı, gaipten haber veren.
eski Romada kuşlara bakarak gaipten haber veren papaz.
gaipten haber vermek, kehanette bulunmak, tefeül etmek, (fala bakarak) gelecekte olacak olayları söylemek,
önceden haber vermek, yormak.
(bir şeye) delil/alâmet olmak, müjdelemek.
It augurs well/ill: İyiye/kötüye alâmettir.
The
lack of rain augurs trouble for farmers: Yağmurun az yağması çiftçiler için felaket alâmetidir.

kötüye delalet etmek Fiil

iyiye delalet etmek Fiil

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe