come in for

  1. (a) (tenkit vb.) celbetmek, üzerine çekmek, karşılaşmak, maruz kalmak.
    The government's industrial
    plan has come in for a great deal of critcism. (b) (hisse/hak olarak) almak, hak etmek, elde etmek, (mirasa) konmak.
    She came in for a fortune when her mother died.
mirasa konmak Fiil
izinli olarak gelmek Fiil
başa bir sürü bela açmak Fiil
iyi para kazanmak Fiil
açıklama istemek Fiil
birşey için suçlanmak Fiil
birşey için eleştirilmek Fiil