1. silahlanmış
  2. silah lanmış
  3. baştan aşağı silahlı
ayaklanıp silaha sarılmak Fiil
silah arkadaşı
silah arkadaşı
silah kardeşliği
silahlı ayaklanmak Fiil
silahlı ayaklanmak Fiil
silah ticareti
silah kaçakçılığı
(a) silahlanmış, savaşa hazır.
The army was up in arms to fight enemy. (b) kızmış, öfkeli, ateş
püsküren.
There is no need to get up in arms over such a trifle: Bukadar basit bir mesele için ateş püskürmeye gerek yok.
to be up in arms against something: bir şeyin aleyhinde protesto yapmak.
silahlı ayaklanma
uyuyakalmak.
After a strenuous day, he was soon in the arms of Morpheus: Yorucu bir günden sonra uyuyakaldı.
çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
hiddetle yumruk sallamak.
birini kollarının arasına almak Fiil
birini kucağına almak Fiil
birini kucağında tutmak Fiil
birini kucaklamak Fiil
birşeyi kollarının arasına almak Fiil
birşeyi kucağına almak Fiil
birşeyi kucağında tutmak Fiil
kucağına almak Fiil
kucaklamak Fiil