1. Fiil söylemek, demek.
    tell me the truth: Bana doğruyu söyle!
    I told you so! Ben sana demedim mi?
  2. Fiil nakletmek, hikâye etmek, bahsetmek, anlatmak.
    tell me about your trip: Bana seyahatini anlat.

    to hear tell that: rivayet duymak, kulağına çalınmak.
    to hear tell of: -den bahsedildiğini duymak.
    tell me another!
    argo Külâhıma anlat!
    You're telling me!: (a) Kime yutturuyorsun? (b) Ben bilmiyor muyum sanki?
  3. Fiil ilân/tebliğ etmek, bildirmek.
  4. Fiil ifade etmek, beyan etmek.
    His modesty tells in his favor: Tevazuu onun lehinedir.
  5. Fiil açıklamak, ifşa etmek, açığa vurmak, haber vermek/ yaymak.
    He knows who did it, but he won't tell:
    Kimin yaptığını biliyor, ama açıklamıyor/söylemiyor.
  6. Fiil farketmek, ayırt/tefrik etmek.
  7. Fiil emretmek.
    I am telling you to stop!
  8. Fiil göstermek, işaret etmek.
    Time will tell: Zaman gösterecek.
  9. Fiil keşfetmek, önceden haber vermek, bilmek.
    Who can tell what tomorrow will bring? Yarın ne olacağını kim bilebilir?
  10. Fiil etkilemek, tesiri olmak, tesir etmek, etkisini göstermek.
    His age was telling on him: Yaş onun
    üzerinde etkisini gösteriyordu.
    every blow tells: her darbenin tesiri var.
  11. Fiil (birer birer) saymak, hesap etmek.
  12. Fiil bilmek.
    How do you tell which button to press: Hangi düğmeye basılacağını nasıl biliyorsunuz?

    He looks honest, but you never can tell: Dürüst görünüyor, fakat hiç bilinmez/belli olmaz.
  13. Fiil temin etmek, itiraf etmek.
  14. Fiil belli etmek.
    blood will tell: kan (asalet) kendini belli eder.
  15. Fiil şikâyet etmek.
  16. İsim höyük.
tespih çekmek, dua etmek.
There was a few old man counting their beads in the hushed silence of the
mosque: Caminin derin sessizliği içinde birkaç ihtiyar tespih çekip dua ediyordu.
yaşamının mahrem ayrıntılarını bir dosta anlatmak Fiil
kendi uydurduğu bir hikâyeyi anlatmak Fiil
tespih çekmek Fiil
bir işi ifa etmek Fiil
(US) parasını saymak Fiil
adıni bağışlamak Fiil
adını söylemek Fiil
kendi açısından konuşmak Fiil
kendine göre konuşmak Fiil
parasını saymak Fiil
belirtmekten üzüntü duymak Fiil
üzülerek bildirmek Fiil
göster-anlat: ilginç bir cisim gösterip anlatmaktan ibaret çocuk oyunu. İsim
zaman gösterecek.
gerçekten, hakikaten, filhakika, filvaki, aslında, doğrusu, doğrusunu isterseniz.
küçük yalan söylemek Fiil
fıkra anlatmak Fiil
bir sırrı ifşa etmek Fiil
bir sırrı açığa vurmak Fiil
masal anlatmak,
tell a story = tell a lie: yalan söylemek, masal okumak.
birinin aleyhine işlemek Fiil
birinin aleyhine olmak Fiil
birine dezavantaj sağlamak Fiil
bülbül gibi söylemek Fiil
fala bakmak, fal açmak.
fal açmak Fiil
kart falına bakmak Fiil
olduğu gibi söylemek, gerçeği anlatmak.
sen onu benim külahıma anlat
inanmıyorum
yalanlar uydurmak Fiil
yalan atmak Fiil
yalan söylemek Fiil
kaygısızca yalan söylemek Fiil
Doğru söyle.
buyur buyrun
birini gammazlamak Fiil
birini anlatmak Fiil
birinden bahsetmek Fiil
birşeyi anlatmak Fiil
birşeyden bahsetmek Fiil
(a) sayıp ayırmak, (b)
k.d. yüzüne vurmak, şiddetle azarlamak.
(a) yormak, yıpratmak, bıkkınlık/usanç vermek. (b)
k.d. gammazlamak, birini ele vermek/ihbar etmek.

If I'd known you were going to tell on me I'd never have told you my secret: Beni ele vereceğini bilseydim sırrımı sana söylemezdim.
gammazlamak Fiil
biri üzerinde kötü etkiler doğurmak Fiil
birini ispiyonlamak Fiil
birini kötü etkilemek Fiil
birini gammazlamak Fiil
birini şikâyet etmek Fiil
US gerçeği açıkça söylemek Fiil
birine bir sır tevdi etmek Fiil
birini birinden ayırt etmek Fiil
biriyle birini ayırt etmek Fiil
birini ayırt etmek Fiil
birini yürüyüşünden tanımak Fiil
birini azarlamak Fiil
birini paylamak Fiil
birini birşey için azarlamak Fiil
birini birşeyden dolayı paylamak Fiil
birini birşey için paylamak Fiil
birini birşeyden dolayı ayarlamak Fiil
birine bir şeyi hiçbir surette açıklamaması şartıyla söylemek Fiil
kaşla göz arasında birine bir şey söylemek Fiil
söylemek Fiil
biriyle açık konuşmak Fiil
birine doğruyu açık açık söylemek Fiil
birine dobra dobra söylemek Fiil
birine birşeyi anlatmak Fiil
birine birşeyi söylemek Fiil
birine açık gerçeği söylemek Fiil
söylemek Fiil
birinin aklını başına getirmek Fiil
bir şeyi etrafa yaymak Fiil
birşeyle birşeyi ayırt etmek Fiil
birşeyle birşeyin farkını anlamak Fiil
birşeyi birşeyden ayırt etmek Fiil
birşeyi ayırt etmek Fiil
bir şeyi mahrem olarak söylemek.
birşeyle birşeyin farkını anlamak Fiil
birşeyden birşey olduğunu anlamak Fiil
birşeyden birşeyi çıkarmak Fiil
birşeyden birşeyi anlamak Fiil
birşeye bakarak birşeyi anlamak Fiil
birşeyle birşeyi ayırt etmek Fiil
(a) masal uydurmak, (b) sır söylemek, gammazlık etmek.
gammazlamak Fiil
biri hakkında masal uydurmak Fiil
bir sırrı açıklamak Fiil
okul hikâyeleri anlatarak yarenlik etmek Fiil
sen onu benim külahıma anlat
Sen onu külâhıma anlat (söylediklerinin hiçbirine inanmıyorum).
haberleri açıklamak Fiil
haberi bütün köye yaymak Fiil
hazır bulunanların sayısını saptamak Fiil
gerçeği açıkça söylemek Fiil
hakikati söylemek Fiil
gerçeği açıkça söylemek Fiil
gerekçesini açıklamak Fiil
acındırmak Fiil
saatin kaç olduğunu söylemek.
gerçeği söylemek Fiil
hakikati söylemek Fiil
doğruyu söylemek Fiil
doğru söylemek Fiil
işin aslını anlatmak Fiil
oyları saymak Fiil
ayırmak, tefrik etmek, birbirinden ayırt etmek.
I never can tell those two apart: Bunların ikisini
birbirinden hiç ayırt edemem.
zamanı göstermek, saatin kaç olduğunu söylemek/anlayabilmek.
saati okuyabilmek.
buz üstünde yazı yazmak Fiil
Biliyor musun, ...
Birşey söyleyeyim mi, ...
doğruyu söylemesi için uyarmak Fiil
Görmüyor musun?
Anlamadın mı?
Öyle mi? Sahi mi?
söylendiğini (başkalarından) duymak/işitmek/haber almak.
I've often heard tell of the wonderful parties
she gives, but I've never been invited.
...i sana kaç kere söyledim!
maalesef, üzülerek söyleyeyim/söyleyelim ki … (Fena haber verirken kullanılır).
We regret to inform
you that you are to be dismissed next week: Maalesef gelecek hafta işinize son verilecek.
Söylemeyi düşünüyordum.
maval okumak (argo) Fiil