önemli

Turkish-English Translation

  1. great
  2. Information Technology important
  3. lead
  4. big
  5. significant
  6. considerable
  7. key
  8. substantial
  9. outstanding
  10. urgent
  11. historic
  12. high
  13. Adjective material
  14. Adjective noteworthy
  15. purposeful
  16. weighty
  17. fundamental
  18. gut
  19. cardinal
  20. crowning
  21. stellar
  22. heavy
  23. vital
  24. valuable
  25. red-letter
  26. grave
  27. substantive
  28. front- page
  29. grow in
  30. hot shot
  31. of importance
  32. deep-going
  33. lead off
  34. Adjective serious
  35. Adjective of note
  36. (Br) U
  37. consequential
  38. magnitudinous
  39. matterful
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çok önemli
acute
çok önemli
of prime importance
çok önemli
crucial
çok önemli
momentous Adjective
çok önemli
of great consideration
çok önemli
towering
çok önemli
of first rate importance
çok önemli
of cardinal importance
çok önemli
of great weight
çok önemli
all important
çok önemli
of primary importance
en önemli
principal
en önemli
foremost
en önemli
leading
ikinci derecede önemli
of secondary importance
son derece önemli
overriding importance
son derece önemli
of paramount interest
önemli adres ve telefonların
personal organizer
önemli avukat
eminent counsel
önemli ayrıntılar
brass tacks Noun
önemli biçimde
significantly Adverb
önemli bilgilerin yazılmış olmaması
omission of important contents
önemli bir atılım
quantum leap
önemli bir ayrıntı olarak
in a material particular
önemli bir ayrıntı olarak
as a material particular
önemli bir şekilde
significantly Adverb
önemli bir şey
big stuff
önemli bir şey yapmak
to set the thames on fire Verb
önemli bir şey yok
nothing of nfr
önemli bir yer tutmak
to loom large Verb
önemli çapta iş yapmak
to be in a large way of business Verb
önemli değerler
intangibles of value Noun
önemli değil
not that it matters
önemli değişiklik
change over
önemli derecede
notably Adverb
önemli derecede
significantly Adverb
önemli düşüş
marked decline
önemli duyuru
solemn warning
önemli etken
consideration Noun
önemli evraklar
valuable papers Noun
önemli film
quality film
önemli gerçekleri örtbas etmek
to suppress important facts Verb
önemli haber sağlayamama
failure to supply material information
önemli haberler
front news Noun
önemli hale gelmek
to increase in importance Verb
önemli hata
serious mistake
önemli hata
operative mistake
önemli iş
primary business
önemli iş
serious business
önemli işler
high affairs Noun
önemli iyileşme
substantial improvement
önemli kalem
important item
önemli katkı
substantial contribution
önemli kimse
big shot
önemli kişi
personage
önemli kişi
kingpin Noun
önemli kişi
big shot
önemli kişi
bigwig
önemli kişi
big bug
önemli kişi
big gun
önemli kişi
big cheese
önemli kişiler
people of importance
önemli kişilik
distinguished figure
önemli kısım
substantial part
önemli kısımlarını çıkararak bozmak
to mutilate Verb
önemli konu
serious matter
önemli konu
outstanding matter
önemli koşullar
material terms Noun
önemli malzemeler
material supplies Noun
önemli meblağ
significant amount
önemli mesele
matter of consequence
önemli mevki
key position
önemli mevki
key post
önemli mevkideki kişiler
men of station
önemli miktar
substantial amount
önemli mülahazalar
weighty considerations Noun
önemli müşteri
key customer
önemli müşteri
main customer
önemli neden
important reason
önemli nitelik
key quality
önemli nokta
consideration Noun
önemli nokta
keypoint
önemli nokta
high spot
önemli nokta
key point
önemli noktalar
essentials Noun
önemli noktalarda anlaşmak
to be in substantial agreement Verb
önemli ölçüde
crucially Adverb
önemli ölçüde
substantially Adverb
önemli ölçüde
dramatically
önemli ölçüde
materially Adverb
önemli ölçüde
drastically Adverb
önemli ölçüde
critically Adverb
önemli ölçüde
significantly Adverb
önemli ölçüde
notably Adverb
önemli ölçüde
considerably Adverb
önemli olmak
to matter Verb
önemli olmak
to carry weight Verb
önemli olmamak
to be of no consequence Verb
önemli olmamak
to cut no ice Verb
önemli olumsuz etki
material adverse effect Noun, Law
önemli rol oynamak
to loom large Verb
önemli şahıs
mugwump
önemli şahıslar
people of name
önemli şahsiyet
notability
önemli şahsiyet
outstanding personality
önemli şahsiyet
elevated personage
önemli şahsiyet
great mogul
önemli şartlar
major provisions Noun
önemli satışlar
important sales Noun
önemli şeyleri kasten söylememe
material misrepresentation Insurance
önemli sorumluluk
bounden duty
önemli sorun
material issue
önemli sorun
weighty matter
önemli sorun
matter of substance
önemli sorunlar
great issues Noun
önemli tanıdık çevresi
first-rate connections
önemli tanık
material witness
önemli tarih
crucial date
önemli üyeler
key members Noun
önemli veriler
material data
(borsa) önemli çapta ciro
important dealings
... yolunda önemli mesafe katetmek
to make significant progress toward ... Verb
...'in önemli bir bölümü
a significant part of ... Noun
...'in önemli bir bölümü
a considerable part of ... Noun
...'in önemli bir kısmı
the best part of ... Noun
...'in önemli bölümü
a significant part of ... Noun
...'in önemli kısmı
a considerable part of ... Noun
...'in önemli kısmı
a significant part of ... Noun
ailede geçen önemli olaylar
family situations Noun
baş müttefik; önemli müttefik
key ally
bilançonun önemli kalemleri
balance sheet highlights Noun
bir sözleşmenin önemli koşulları
essentials of a contract Noun
birine önemli gelmek
to stick out in someone's mind Verb
birşeyin önemli olmadığını düşünmek
to think nothing of something Verb
büyük ve önemli isim
big name
çağının en önemli şahsiyeti
greatest figure of his era
çok önemli bir şekilde
crucially Adverb
çok önemli olmak
to have lead in one's pencil Verb
çok önemli olmak
to be of great importance Verb
çok önemli şahıs
very important person (VIP
en önemli bölüm
big apple
en önemli kişi
hero
en önemli önerge
substantive motion
en önemli şey olmak
to come down to something Verb
en önemli sorun
crucial issue
en önemli tanık
key witness
en önemli ticaret merkezi
chief seat of commerce
içinde önemli olaylar geçmeyen
uneventful
ikinci derece önemli sorun
side issue
ikinci derecede önemli şey
secondary cause
kanunen önemli süre
material period
kararı belirleyecek önemli oy
crucial vote
kararı etkileyen önemli gerçekler
ultimate facts Noun
kendini önemli addetmek
to fancy oneself Verb
küçük ama önemli ayrıntı
subtlety Noun
olduğundan önemli gösterme
overstatement Noun
para önemli değil
money is no consideration
parlamentoda önemli rol oynamak
to play a key part in parliament Verb
pek önemli olmamak
to not amount to much Verb
sözleşme için önemli olmak
to be of essence for a contract Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Önemi olan, ehemmiyetli, mühim
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.