both

  1. iki, her iki.
    both of you: ikiniz (de).
    I met both girls: Kızların her ikisi ile de tanıştım.

    I told both of them: Her ikisine de söyledim.
    We were both there: (Her) ikimiz de orada idik.
  2. ikisi(ni), ikisi(ni) de, her ikisi(ni) de.
    both girls were beautiful: Kızların ikisi de güzeldi.

    both of us: her ikimiz, ikimiz de.
    both of you: her ikiniz, ikiniz de.
  3. hem … hem de.
    He is both ready and willing: Hem hazır hem de isteklidir.
    I am fond of music,
    both ancient and modern: Hem eski hem de çağdaş müziği severim.
    You can't have it both ways: Hem öyle hem de böyle olamaz/ikisi birden olamaz (ikisinden biri).
    both he and I: her ikimiz (hem o hem de ben).

    NOT:

    BOTH sözcüğü aynı zamanda söz konusu olan iki şeyi belirtmek için kullanılır. İkiden fazla şey için
    BOTH kullanılmamalıdır. Örneğin
    “Deficient in both content, organization and style” tümcesindeki both fazla ve yersizdir ve tümceden çıkarılmalıdır. Keza
    AS WELL AS, EQUAL, EQUALLY, ALIKE, TOGETHER sözcükleri ile birlikte
    BOTH kullanılmamalıdır. Örneğin
    “They are both equally bad.” “They are both alike.” “They both appeared together in film.” tümcelerinin hepsinde

    both
    lüzumsuzdur ve tümcelerden çıkarılmalıdır. Bazen
    EACH yerine
    BOTH kullanılırsa da doğru değildir. Örneğin şu tümcelerde
    BOTH yerine
    EACH kullanmak yeğdir:
    “Both accused the other.” “There is toll booth on both side of the road.” İyi İngilizce konuşanlar

    “both of the girls”
    gibi ifadelerden kaçınırlar; bunun yerine
    “both girls” veya
    “both the girls” denilmesi uygun olur. Keza

    “the both”
    bileşimi asla kullanılmamalıdır:

    “Gave it to the both of us”
    değil,
    “Gave it to both of us” demelidir. “
    Her ikisinin” anlamında “
    OF BOTH” deyimi resmî İngilizcede doğru olan şekildir. Örneğin “Her ikisinin anneleri” sözünü


    both their mothers”
    şeklinde tercüme etmek yanlıştır. Doğrusu:
    “the mothers of both” dur. Keza

    “both their fault”
    veya

    “both's fault”
    yerine
    “the fault of both” demelidir. Yazı dilinde
    BOTH ve
    AND beraber kullanıldıkları zaman herbirini dilbilgisi bakımından denk sözcük ve tümce izlemelidir. Örneğin

    “Both in India and China”
    yerine
    “In both India and China” ya da
    “Both in India and in China” demek daha doğrudur.
baştan aşağı sinir kesilmek Verb
gerçekçi düşünmek, düşüncelerinde makul/pratik olmak.
cesaret/kuvvet bulmak, canını dişine takmak, bütün cesaretini toplamak, (zor/tehlikeli bir işe) cesaretle atılmak.
gemi kiralamada üzerinde anlaşılan hususların hem yükleme hem de boşaltma limanlarında geçerli olduğunu ifade eder
hem sıcak hem de kuru
(sigorta hukuku) her iki tarafın da suçlu olması
her iki tarafın da suçlu olduğu çarpışma klozu
her iki tarafı da idare etme (hem nalına hem mıhına).
His political opinions aren't very decided or
courageous; he keeps a foot in both camps.
her iki tarafça kabul edilebilecek düzenleme
ikisi de aynı mezhepten olmak Verb
görülmemiş şans
(a) çok çalışmak, sabah karanlığından gece yarılarına kadar uğraşmak/didinmek, (b) gece gündüz eğlenmek,
kendini yıpratmak, enerjisini (çalışarak/eğlenerek) tüketmek.
Young people like to enjoy life, and they often burn the candle at both ends.
(her iki taraftan da) faiz almak Verb
hem yolcu hem de mal taşımak Verb
hem iyi hem kötü (etkileri) olmak.
basını ve halkı kabul etmemek Verb
her iki tarafı da idare etmek, tavşana kaç tazıya tut demek, hem nalına hem mıhına vurmak.
zar zor geçinmeğe çalışmak Verb
iki yakayı bir araya getirmede güçlükle karşılaşmak Verb
her iki olanağı eli altında tutmak Verb
(Br) her iki tarafın savunmasını dinlemek Verb
iki tarafın da avukatlarını dinlemek Verb
kıç atmak Verb
can kulağı ile dinlemek Verb
kazancı masrafına yetişmek, (alâ küllühal) geçinip gitmek, olanla idare etmek, ayağını yorganına göre
uzatmak, iki ucunu bir araya getirmek.
hem dünyalığını hem de ahretliğini yapmak Verb
hem dünyalığını hem de ahretliğini yapmak Verb
her iki tarafa yapılacak ihbar
fesat çıkarmak, kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek.
kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek Verb
çekiştirmek Verb
iki anlama da gelebilmek
hem coğrafi bakımdan yayılma hem de ürün çeşitlendirme amacıyla büyük çapta harcamalar yapmak Verb
çok para sarf etmek Verb
her iki taraftan da armağan almak Verb
İkisi de aynı mal; ikisinin de huyları/kusurları aynı; al birini vur ötekine.
iki elle Adverb
iki eliyle Adverb
hem olumlu hem olumsuz etkiye sahip olmak Verb
iki türlü de etkili olmak Verb
iki yönlü olmak Verb
karşılıklı olmak Verb
bir kâğıdın her iki yüzüne yazmak Verb
bir kâğıdın her iki yüzüne de yazmak Verb