collapse

  1. çök(ert)mek, göç(ert)mek, yık(ıl)mak.
    The roof collapsed. The weight of the snow collapsed the roof.
  2. katlanıp bükülmek, katlayıp bükmek, açılır kapanır olmak.
    This bridge table collapses.
    collapse
    the table and put it away, please: Lütfen masayı kapa ve kaldır.
  3. akamete/başarısızlığa uğramak,
    mec. suya düşmek.
    The plot/plan collapsed.
  4. yığılmak, yığılıp kalmak, (kalp sektesi, bayılma, bitkinlik vb. yüzünden) düşüp bayılmak.
    The old
    man's collapsed; call the doctor!
  5. şuurunu/iradesini kaybetmek
    He collapsed under the strain.
  6. (balon) sönmek.
  7. çökme, göçme, yıkılma, inhidam.
    The miners were trapped by the collapse of the tunnel roof.
  8. birdenbire sona erme/başarısızlığa uğrama, akamete uğrama, akim kalma, mahvolma, harap olma, mahv, harabiyet.

    The tragedy inherent in the collapse of a society.
  9. birdenbire kuvvettten düşme, yığılıp kalma, çökme, bütün güç/değer ve enerjisini kaybetme.
göçürmek Verb
işin batması
şirketin batması
mali çöküş
mali batma
göçürtmek Verb
paranın değerini yitirmesi
ani fiyat düşmesi
fiyatların aniden düşmesi
sterlinin düşmesi
sterlinnin düşmesi
borsanın çökmesi
dünya piyasasında fiyatların düşmesi
daraltmak Verb, Information Technology
bir bankanın iflası
bir binanın çökmesi
bir bakanın düşmesi
bir firmanın batması
fiyatların düşmesi
borsada fiyatların ani düşüşü
piyasanın çöküşü
fiyatların aniden düşmesi