combat

  1. dövüşmek, savaşmak, çarpışmak, muharebe/mücadele etmek.
    We must combat the enemy everywhere until
    the victory is ours. to combat with crippling diseases. to combat inflation.
  2. dövüş, savaş, mücadele, muharebe, çarpışma.
    A fierce combat between the two armies started early in
    the morning.
    to engage in/to go into combat: muharebeye girişmek/tutuşmak.
    close combat: göğüs göğüse çarpışma.
    deadly/mortal combat: öldüresiye /kıyasıya çarpışma.
    single combat: düello.
  3. savaş+, muharebe+.
    combat missions: savaş görevleri.
    combat troops: muharebe/savaş birlikleri.
zırhlı muharebe aracı Noun, Military
Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu Noun, Criminal Law
yakın dövüş Noun, Military
hava muharebesi Noun
hava çarpışması
zırhlı birlikler muharebesi Noun
yakın muharebe
göğüs göğüse çatışma Noun, Military
muharebe alanı
savaş dışı, muharebe dışı, savaşamaz halde.
düello
mubareze Noun, Military
muharebe uçağı
savaş alanı
muharebe bölgesi
savaş ayakkabısı.
savaş taburu Noun, Military
(US) muharebe aracı
muharebe aracı
zırhlı muharebe grubu
silahlı insansız hava aracı (SİHA) Noun, Military
casuslarla savaşmak Verb
muharebe tatbikatı
savaş yılgınlığı: savaşan askerlerde görülen ve tehlikeli bölgelerde görev yapmalarını imkânsızlaştıran
ruh ve sinir hastalığı. shell shock
Noun
savaş yılgınlığı: savaş sıkıntılarının sebep olduğu akıl-sinir hastalığı.
muharebe yorgunluğu
muharebe grubu
piyade savaş nişanı: savaşta yararlık gösteren piyadelere verilen nişan.
muharebe emirleri Noun
muharebe devriye kolu
(US) tehlike parasının başka bir adı
taarruz gücü Noun, Military
muharebe atış tatbikatı
muharebe hazırlık derecesi
muharebe timi
muharip kıtalar Noun
muharebe birliği
muharebe sahası Noun
(US) muharebe sahası Noun
zirai mücadele ve araştırma enstitüleri Noun
zırhlı muharebe aracı (ZMA) Noun, Military