conceive

  1. Verb tasarlamak, tasavvur etmek, aklına getirmek, aklı/havsalası almak.
    He conceived the project while
    on vacation.
    I cannot conceive why you should allow it: Buna nasıl izin verdiğini aklım almıyor.
  2. Verb tahayyül etmek.
    Until I saw you I'd never conceived that such beauty exist.
  3. Verb zannetmek, fikrinde/kanaatinde olmak, inanmak.
  4. Verb (duygu) beslemek, uyanmak.
    to conceive a great love for music.
    I have conceived a dislike for
    him: Ona karşı içimde bir nefret uyandı.
  5. Verb sözle ifade etmek.
  6. Verb doğurmak, vücuda/meydana getirmek.
  7. Verb gebe kalmak.
  8. Verb başlamak, şekil almak, teşekkül etmek, oluşmak, vücut bulmak, meydana çıkmak.
    A new nation conceived in liberty.
  9. Verb anlamak, idrâk etmek.
akılı almamak
bir plan tasarlamak Verb
tasavvur etmek, tasarlamak, anlamak, kavramak.
bir şeyi kavramak Verb
daha iyisi can sağlığı
akıl erdirememek Verb
akıl ermemek Verb