confirm

  1. Verb doğrulamak, desteklemek, pekiştirmek, teyit/tekit etmek, üstelemek.
    Please confirm your telephone
    message in writing. This report confirms my suspicions.
  2. Verb onaylamak, tasdik etmek, geçerli hale koymak.
    to confirm an agreement. The higher court confirmed
    the lower court's findings.
  3. Verb sağlamlaştırmak, kuvvetlendirmek, takviye etmek.
    His support confirmed my determination.
  4. Verb gerçeklemek, tahkik etmek, saptamak, tespit etmek.
    I confirmed everything that she had told me.
  5. Verb bülûğ çağına gelen hristiyan çocuğunun kilise camiasına kabulü âyinini yapmak.
sözlerini teyit etmek Verb
bir rezervasyonu onaylamak Verb
bir karara katılmak Verb
hüküm vermek Verb
bir kararı teyit etmek Verb
haberi doğrulamak Verb
bir haberi doğrulamak Verb
bir rezervasyonu onaylamak Verb
bir kuşkuyu doğrulamak Verb
telefonu mektupla teyit etmek Verb
telefon siparişini teyit etmek Verb
bir telefon siparişini teyit etmek Verb
bir anlaşmayı teyit etmek Verb
bir anlaşmayı teyit etmek Verb
bir ittifakı teyit etmek Verb
konfirme etmek Verb
bir randevuyu teyit etmek Verb
bir anlaşmayı teyit etmek Verb
bir siparişi teyit etmek Verb
bir siparişi yazılı olarak teyit etmek Verb
siparişi yazılı olarak teyit etmek Verb
randevuyu teyit etmek Verb
yeminle teyit etmek Verb
birinin mülkiyet hakkını teyit etmek Verb
birinin mülkiyet hakkını teslim etmek Verb
bir şeyi mektupla teyit etmek Verb
bir şeyi yazılı olarak teyit etmek Verb
son toplantının tutanaklarını onaylamak Verb
(askerlikte) göz hapsine koymak Verb
şüphelerini doğrulamak Verb
şüphelerini haklı çıkarmak Verb
korkularını haklı çıkarmak Verb
bir önceki toplantının tutanaklarını okuyup teyit etmek Verb
bir önceki toplantının tutanaklarını okuyup teyit etmek Verb
randevu yu teyit etme