dag

English-Turkish Translation

  1. Noun (elbise veya kumaşın) kenar süsü, işleme.
  2. Noun kiznek, keçeleşmiş veya hayvan gübresi ile kaplanmış yün.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Turkish-English Phrases

çok dağ bulunan
mountainous Adjective
dağ
stigma
dağ
heap
dağ
height
dağ
mount
dağ
mound
dağ
mountain Noun, Geography
dağ barınağı
mountain retreat
dağ çayı
shepherd's tea Noun, Botany
dağ çayı
mountain tea Noun, Botany
dağ çayı
ironwort Noun, Botany
dağ çileği
strawberry tree Noun, Plant Species
dağ cılıbıtı
dotterel Noun, Zoology
dağ eteği
hillside
dağ eteği
the lower slopes of a mountain
dağ eteğindeki tepecik
foothill
dağ evi
chalet Noun, Architecture
dağ evi
montain hut Noun, Architecture
dağ geçidi
mountain pass
dağ geçidi
gate
dağ gelinciği
ferret
dağ gibi
in enormous quantities
dağ gibi
mountainous Adjective
dağ gibi
tall and strong
dağ gibi
(like a mountain) huge
dağ harbi
mountain warfare Noun, Military
dağ hastalığı
mountain sickness
dağ iklimi
mountain climate
dağ kargası
chough Noun, Zoology
dağ kayması
mountain slide
dağ keçisi
chamois
dağ keçisi
mountain goat Noun, Zoology
dağ keçisi
ibex Noun, Zoology
dağ kırlangıcı
swift
dağ pembesi
Mountbatten pink Adjective
dağ rehberi
mountain guide
dağ silsilesi
mountain range
dağ silsilesi
mountain chain
dağ sırası
ridge
dağ sırtı
saddle
dağ sümbülü
bluebell Noun, Botany
dağ sümbülü
grape hyacinth Noun, Botany
dağ sümbülü
baby's breath Noun, Botany
dağ tatil beldesi
mountain resort Noun
dağ topu
mountain artillery Noun, Military
dağ treni
mountain railway
dağ treni
roller coaster
dağ yamacı
shoulder
kablo ile paralel giden dağ demiryolu ve katarı
funicular railway
küçük dağ gölü
tarn
US dağ nöbet istasyonu
mountain centre (center)
yükseklik ve basınç azlığından doğan dağ hastalığı
mountain sickness
Turkish-English phrases from Zargan's own database

dağ
Çevresindeki arâziye göre büyük bir çıkıntı ... toprak veya kaya kütlesi
dağ
Kızgın demirle ... işâret, nişan