dam

  1. Noun, Environment-Ecology baraj
  2. baraj, bent, su bendi.
    Keban dam: Keban barajı.
  3. set, baraja benzer herhangi bir engel.
  4. Zoology (dörtayaklı hayvanlarda) ana. (bkz: sire ).
  5. baraj/bent yapmak.
    to dam (up) the river: nehir üzerine baraj yapmak.
  6. zaptetmek, tutmak, (önünü) kesmek/kapamak, set çekmek.
heyecanını tutmak Verb
set çekmek Verb
ırmak barajı
değersiz/kıymetsiz/beş para etmez şey.
It isn't worth a tinker's dam = tinker's damn: Beş para
etmez.
He doesn't give a tinker's dam = tinker's damn: Aldırış etmez, metelik vermez, umurunda değil.
Noun

water under the bridge: Olan oldu, artık değiştirilemez.
Since the sweater is too small already,
don't worry about its shrinking; that's water over the dam.
yön değiştirici kanat, su akışının yönünü değiştiren engel.
baraj yapımı Noun, Construction
ağzına tükürmek Verb
baraj ile suyu tutmak Verb
bastırmak Verb
engellemek Verb
  1. housetop
  2. queen
  3. small house
  4. stable
  5. roof
  6. roofing
  7. rooftree
high- pitched roof
steep roof
repairing a roof by overhauling its tiles
hatch
to specify red tiles for a roof Verb
roof planking
roof garden
to be in cahoots Verb
to leave someone without a roof over his head Verb
to live under the same roof with sb Verb

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Dansta bir ... olan kadın
  2. Bir binânın dış etkilerden korunması için ... üstündeki örtü kısmı, çatı
  3. Tuzak
  4. Ot yiyen ve yırtıcı olmayan ceylân, ... orman hayvanlarının ortak adı
  5. İsimden isim yapma eki