day time

  1. gündüz
  2. gün boyunca
gün, gündüz (vakti). Noun
aklı başında değil, bunak, aptal, budala.
durumun vahametini anlayamamak Verb
etc.: bir çok kereler/günler/geceler vb.
Many's the time he used to say that: O bunu çok kereler söylerdi.
birini gözden kaçırmamak Verb
yarım gün izni
vakit geçirmek, sohbet etmek.
… ile görüşmek/kısa bir görüşme yapmak, şöyle bir merhaba demek.
birisiyle dereden tepeden konuşmak, sohbet etmek, gününü çene çalmakla geçirmek.
biriyle hoşbeş etmek Verb
(a) günün belirli saati, (b)
k.d. dikkat, itina, ilgi.
He wouldn't give her the time of day:
Ona hiç ilgi göstermez (zaman ayırmaz).
gece veya gündüzleri Noun
bir hizmetin
diğer saatlere göre daha az kullanıldığı saatler ücreti