(a) siper kazmak.
The soldiers were ordered to dig themselves in. (b) fikrinde/bulunduğu yerde direnmek, (c)
dig someone in the ribs: dirseğiyle birisini dürtmek, (d)
k.d. alışmak, yerleşmek, durumunu sağlamlaştırmak.
I am well dug in now. (e) toprağı kazarak (bir şey) katmak, (f)
dive in olarak da söylenir
k.d. yemek, yemeye başlamak.
Here's your breakfast, so dig in! (g)
dig one's heels in
k.d. (bir şeyi yapmayı) reddetmek, (yapmamakta) direnmek/inat etmek/ayak diremek.