either

  1. bir(i) veya öbür(ü), herhangi bir(i).
    You may sit at either end of the table. either day would suit me.
  2. herhangi biri, şu veya bu, biri veya öteki, hangisi olursa.
    “Which bus will you take?” “ either!”
    Hangi otobüse bineceksin? ” “Hangisi olursa!”

    Not:
    adıl olarak kullanılan either sözcüğünden sonraki fiil daima tekil olur:
    Either is good enough. Either Mary or Linda is expected.
  3. her, iki, her iki(si), hem bu hem öteki.
    There are trees on either side of the river: Nehrin her
    iki kıyısında da ağaçlar var.
  4. (olumsuz tümcelerde) hiçbiri, ne bu ne öteki.
    I don't believe either of them: Hiçbirine inanmıyorum.

    I don't like either book: Kitapların hiçbiri hoşuma gitmiyor.
  5. ya o ya bu, ikisinden biri.
    either of them is enough: İkisinden biri yetişir.
    Do it either way: İstediğin gibi yap.
  6. (olumsuz tümcelerde) … de/da, dahi, keza(lik).
    “ I can't swim.” “I can't either!” “Ben yüzme bilmem.”
    “Ben de!”.
    I haven't read this book, and my brother hasn't either : Bu kitabı ben okumadım, kardeşim de okumadı.
    If you don't go, I won't go either: Sen gitmezsen ben de gitmem.
  7. herhangi.
masada iki kutu var hangisini istersen al
ya … ya ….
Either this or that: Ya bu, ya o.
ya … ya da ….
You must either change your policiy or resign: Ya politikanı değiştir, ya da istifa
et.
either come or write: Ya gel ya da mektup yaz.
iki el inde de bir kitap
herhalde, her iki halde de, ister öyle ister böyle olsun, her halükârda.
I don't know whether I'm
going by car or by train, but in either event I'll need money.
sokağın iki tarafında