generation

English-Turkish Translation

  1. Noun, Biology nesil (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  2. Noun nesil, kuşak.
    The postwar generation: Savaş sonrası kuşağı.
    The picture showed 4 generations:
    great-grandmother, grandmother, mother and baby.
    the rising generation: yetişen/genç kuşak.
    the young generation: genç kuşak, yeni nesil.
  3. Noun ortalama nesil ömrü.
  4. Noun doğuş, doğuruş, zürriyet.
  5. Noun soy.
  6. Noun çağdaş kişiler.
  7. Noun batın.
  8. Noun tenasül, zürriyet meydana getirme.
  9. Noun üretim, istihsal.
    Falling water may be used for the generation of electricity.
  10. Noun, Biology üreme.
    the asexual generation of a fern.
  11. Noun, Mathematics çizim, doğurma: bir geometrik şeklin başkasını çizmesi/doğurması.
  12. Noun, Physics zincirleme reaksiyon esnasında husule gelen farklı çekirdek kümelerinden herbiri.
  13. Noun teknolojik gelişme kademelerinden herbiri.
    The third generation of rocket missiles. Second generation computers.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Electric power generation, transmission and distribution (NACE code: D35.1)
Elektrik enerjisinin üretimi, iletimi ve dağıtımı (NACE kodu: 35.1) Noun, Trades-Professions
beat generation
yılgın nesil: İkinci Dünya Savaşından sonra türeyen, batı kültürüne/törelerine yüz çevirmiş kuşak. Noun
campus generation
öğrenciler kuşağı
coming generation
gelecek nesil
coming generation
gelecek kuşak
electricity generation
elektrik üretimi Noun
funds generation
sermaye oluşturma
gas generation
gaz üretme
Lost Generation
kayıp/kaybolmuş nesil: Noun
Lost Generation
Dünya Savaşının bitiminde olgunluk çağına gelen, kültürel ve duygusal kararlılıktan yoksun nesil. Noun
Lost Generation
bu nesle mensup Amerikan yazarlarından bir grup:
E. Hemingway, Fitzgerald, Dos Passos vb. Noun
me generation
ilk amacın kişinin kendini tatmin etmesi olduğunu belirten medya sözcüğü
me generation
bencil kuşak
new generation
döl
new generation
yeni kuşak
new generation
yeni nesil
oncoming generation
yetişen yeni kuşak
power generation
elektrik üretimi Noun
revenue generation
gelir temin etme Noun
rising generation
yetişen gençlik
rising generation
yeni yetişen kuşak
the younger generation
gençlik
generation clash
kuşaklar çatışması
generation gap
nesillerarası uyuşmazlık: aile ile çocuklar arasındaki görüş farkından doğan anlaşmazlık.
generation number
kütük numarası
generation of electricity
elektrik üretimi
generation of people born during the same period
kuşak
generation time
nesiller arası süre (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
from generation to generation
nesilden nesile
from generation to generation
kuşaktan kuşağa Adverb
from one generation to another
kuşaktan kuşağa Adverb
from one generation to the next
kuşaktan kuşağa Adverb
power generation capacity
kurulu güç Noun
second generation computer
ikinci kuşak bilgisayar
second- generation computer
ikinci kuşak bilgisayar (imalatında tüp kullanılmayan , entegre devreli bilgisayar
second generation product
ikinci kuşak ürün (piyasada mevcut olan bir ürünün geliştirilmiş olanı
second generation product
ikinci kuşak ürünü
third- generation computer
üçüncü kuşak bilgisayar (yapımında vakumlu tüplerin yerine mikro-devrelerin kullanıldığı bilgisayar
Directorate General of Electricity Generation Corporation
Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü Noun, Organizations
English-Turkish phrases from Zargan's own database