gravity

  1. Noun, Physics kütle çekimi
  2. Noun vahamet
  3. Noun vehamet
  4. Noun yer çekimi, çekim kuvveti, cazibe (kuvveti).
    Law of gravity: Yer çekimi yasası.
  5. Noun ağırlık, sıklet.
    center of gravity: ağırlık merkezi.
    specific gravity: özgül ağırlık.
  6. Noun ciddiyet, vekar, temkin, ağırbaşlılık.
  7. Noun önem, vahamet, ciddiyet.
    He seems to ignore the gravity of his illness: Hastalığının vahametini bilmemezlikten geliyor.
  8. Noun (ses) kalınlık, peslik.
yerçekimi dalgası Noun, Astrophysics
kütleçekim dalgası Noun, Astrophysics
yerçekimi ivmesi Noun, Physics
ağırlık özeği/ merkezi. Noun
ağırlık merkezi Noun, Physics
sıklet merkezi Noun, Physics
ağırlık merkezi Noun
siklet merkezi Noun
sıklet merkezi
çekim gücü
: özgül ağırlık.
özgül ağırlık: bir özdeğin verilen bir oylumdaki kütlesinin aynı oylumlu 4°C daki suyun kütlesine oranı.

relative density ile ayni anlama gelir.
Noun
özgül ağırlık Noun, Physics
sıfır yerçekimi, (yörüngesinde hareket eden bir cisim vb. üzerinde) görünürde yerçekimi etkisinin sıfır olması. Noun
yoğunluk pili: yoğunlukları farklı iki elektrolitli pil.
yoğun-çatlak: üst tabakası alt tabakanın altına kaymış gibi görünen çatlak.
gravimeter ile ayni anlama gelir. yerçekim-ölçer: yerçekimi kuvvetini ölçen alet.
gravimeter.
bir tanığın önemi
bir suçun ağırlık derecesi
uluslararası durumun ciddiyeti
yerçekimsel tren: yerçekimi kuvvetinden yararlanarak işleyen tren.