hammer

  1. çekiç.
  2. tokmak.
  3. tüfek horozu.
  4. muhtelif aletlerin çekice benzer oynak kısımları (zil tokmağı, piyano tellerine vurup ses çıkaran manivelâlı tokmak vb. gibi).
  5. mezatçı tokmağı.
  6. şahmerdan.
  7. Sports çekiç atmada kullanılan ucuna zincir bağlı 16 lb'lik madenî top.
  8. Anatomy çekiç kemiği.
  9. (çekiçle çivi vb.) çakmak, vurmak.
    hammer the nails in.

  10. hammer together: çivilerle tutturmak.
    He hammered together a picture frame.
  11. çekiçle dövmek/işlemek, çekiçlemek.
    to hammer brass.

  12. hammer out/together: yapmak, yapıp çatmak, kurmak, meydana getirmek, geliştirmek, son şeklini
    vermek.
    to hammer out an agreement.

  13. hammer out: çıkarmaya/oluşturmaya çalışmak.
    to hammer out a tune on the piano.

  14. hammer out: (büyük zahmetlerle/çok uğraşarak) anlaşmazlığı/ihtilâfı gidermek/bertaraf etmek, anlaşmaya
    varmak, ihtilâfa son vermek.
    They hammered out their differences over a glass of beer.

  15. hammer home: ısrarla/kuvvetle belirtmek, kuvvetle savunmak, zorla fikrini kabul ettirmeye uğraşmak.

    to hammer home the need for action.

  16. hammer away: tekrarla(t)mak, tekrar et(tir)mek.
    The teacher hammered away at the multiplication tables.
  17. (kavgada/sporda) yenmek, ezmek, galebe çalmak, galip gelmek.
    We hammered the other team.
  18. bir kimsenin borsa üyeliğinden atıldığını ilân etmek.
orak-çekiç Noun, Politics-Intl. Relations
horoz
hava çekici, pnömatik çekiç. Noun
yuvarlak uçlu çekiç. Noun
birine saldırmak Verb
balyoz
açık artırmaya koymak Verb
bir şeyi açık artırma ile sattırmak Verb
açık artırmayla sattırmak Verb
taşçı çekici. Noun
kalafat tokmağı.
çatal çekiç, çivi çekme çekici, (b)
k.d. (çengelli) askı, elbise askısı.
tırnaklı çekiç.
pick hammer: tek ağızlı kazma.
açık artırma ile satılmak.
damga
kalıpta/şahmerdanda dövme, sıcak basma. Noun
(salma) şahmerdan. Noun
açık artırma ile yapılan satışlarda malın satıldığını bildiren çekiç darbeleri Noun
açık artırma ile satılmak Verb
çekiç
taş yontma çekici. Noun
basınçlı delgi, delici çekiç, basınçlı hava ile işleyen kaya delgisi. Noun
marka çekici, damga çekici.
Çekiç Güç Operasyonu Proper Name, Military
pnömatik çekiç
Çekiç Güç
savaş çekici, uzun saplı çekiç şeklinde savaş aracı. Noun
kafası çıkarılabilen çekiç. Noun
tokmak
bu çekiç yerine geçer
şahmerdan, haddehane çekici.
şahmerdan. Noun
piyano akort anahtarı.
satılık, haraç mezat, açık artırma ile (satılacak mal).
to go/come under the hammer: açık artırma ile satılmak.
savaş çekici, uzun saplı çekiç şeklinde savaş aracı. Noun
pole hammer Noun
su çekici, su dövmesi, havası boşaltılmış ve kısmen su dolu bir boru veya kap sarsılınca çıkan çekiç sesine benzer ses. Noun
su sadmesi, boruda akan su ânide durunca çıkardığı ses Noun
(Br) birini mütemerrit ilan etmek Verb
birinin kafasına bir fikir sokmak Verb
orak ve çekiç: Sovyet Rusyanın 1923'ten beri simgesi olan orak-çekiç resmi. Noun
alabildiğine, bütün gücü ile, olanca kuvvetiyle, büyük gürültü/şamata ve gayretle.
be/go at it hammer
and tongs: (2 kişi) şiddetle kavga etmek.
The two boys fought hammer and tongs.
(a) (bir iş üzerinde) çok uğraşmak, çok büyük gayret sarfetmek, çalışıp çabalamak.
She hammered away
at her homework. He hammered away at his speech for hours. I hammered all afternoon. (b) ısrarla üzerinde durmak, habire taciz etmek,
k.d. başının etini yemek.
He hammered away at his mother until he got what he wanted.
bir problemi çözmek için canla başla uğraşmak Verb
hisse senetleri fiyatlarını indirmek Verb
bir kutunun kapağını kapatmak Verb
hisse senetleri fiyatlarını indirmek Verb
çivilemek, (çivileyerek) asmak/tespit etmek.
to hammer up an announcement.
zorla/tekrarlayarak kafasına sokmak/anlatmak, iyice kafasına yerleştirmek.
I've been trying to hammer
into the children the danger of playing with a gun. He hammered his lesson into his head.
icat etmek Verb
çekiçle yassılaştırmak Verb
(yapıt) zahmetle yazmak Verb
uydurmak Verb
izlenecek politikalara son şeklini vermek Verb
mezat fiyatı
(US) bir piyasada açıktan satış ile fiyatları düşürmek Verb
çekiç atma.
hammer thrower: çekiç atıcı.
iki ateş arasında, çok zor durumda.
var gücüyle saldırmak Verb
ham kuvvetle saldırmak Verb
var gücüyle üstüne atılmak Verb
piyano akort anahtarı