herd

  1. sürü, hayvan/davar sürüsü.
    a herd of cows/horses/elephants.
  2. kalabalık, küme, topluluk.
    a herd of autograph seekers.
  3. çoban, sığırtmaç (genellikle bileşik ad yapmakta kullanılır):
    goatherd: keçi çobanı.
    cowherd:
    sığırtmaç, sığır çobanı.
  4. sürüye katılmak, (sürü halinde) dolaşmak, bir araya gelmek, sürü/grup teşkil etmek.
    Many animals herd
    for protection.
    They herded into the corner: Köşede toplandılar.
  5. bir araya toplamak, sürü yapmak, sürü haline koymak.
    herd together: bir araya topla(n)mak.
    He
    herded everyone together to sing folk music.
  6. (sürü) gütmek.
    His job is herding sheep.
  7. (bir topluluğu/grubu/sürüyü belirli bir hadefe) götürmek/sevketmek, yedmek.
aşağı sınıf
herkes ne yaparsa onu yapmak Verb
sürüden ayrılmamak Verb
başkalarının yaptığının aynısını yapmak Verb
halk sürüsü
ayak takımı, avam, güruh.
ayaktakımı
halk sürüsü
sürü bağışıklığı Noun, Virology
sürü içgüdüsü: (a) sürü halinde toplanma/toplu hareket etme içgüdüsü, (b) toplumu taşkınlığa sürükleyen dürtü. Noun
sürü insanı
gözkulak olmak, mukayyet olmak, dikkat/ihtimam göstermek.
Mary rode herd on the small children walking
home from school to keep them from running into the street.